"Suçlu olduğunu söyleyen 11 oy vardı. Elimi kaldırıp bir çocuğu ölüme göndermek benim için pek kolay değil."
Nasıl geldik buraya biz? Çırılçıplak, başta hissiz.
Neydi derdimiz? Nefes almak mı yoksa dünyayı batırmak mı? Nefes almadan hızla batırıyoruz kendimizi ve d...
Bir gün güneşin koynuna evladıymışım gibi sokulup yüreğimi ısıtırken kar beyaz bir sayfa ulaştı ellerime. Açıp bakınca büyüklerimin ağzından duyduğum askerli...
Sen bana dokunursan göğsümde aldırmadığım çiçekler yetişir yine şehvetle.
Dönüp bakarsan yüzümü çeviririm,
Çünkü o kadar sert değilim.
Birisi yüzünü çevir...
“televizyonda hırslı çocuklar,
bırakınız koşsunlar; zincir yettiği kadar.”
toplanın, ayin başlıyor.
ışıkları kapatın ve
son model telefonunuzdan
müzik ...
Elime bir belge tutuşturulup işleminiz bitti denildiğinde ayaklarım yabanı oynar gibi yapıp, iki adım atıp çıktım dışarı. Sonuçta vatan görevine gidecektim, ...
*
Yirmi sekizinci kez alıyorum aynı soluğu
Gün aynı yerinden batıyor, sesler aynı tiz, gölgeler aynı boğuk
Aynı anlamaz bakışı tanıyorum yirmi sekizinci k...
Gece çöktü. Yatağa uzandı. Ellerinin içini kafasına yastık yaptı. Ayaklarını sonuna kadar uzattı. Düşünmeye başladı. Niye böyle yapmıştı? Niye mi? Helen’ın e...
Tanrım çekiliyorum kaderimden.
Bu benim maskem değil, bir yüz karası
Kalbimin heyulası mı yoksa?
Düşüncelerim bir saki misali, çoğaldıkça sarhoşum.
Ah u...
İnsan sancılar yaşadığı zamanları özleyebilir mi? Sıradan biri özlemez ama onun özlemesi gerekti. Fakat o, bunun yerine yarın için heyecanlanmaya başlamıştı....
Yorgunluğu sürdürüyorum, yaşamı değil
Yakasız bir zaman
Hiçbir şey kalmadı bir araya gelecek
Birbirinden bağımsız tükeniyor her şey
Meltemmiş, poyrazmış,...
Bir yangın ki bu, ateşi fikirden
Rüzgarı öfkeden
Öfke ya, neye öfke?
Düşünceye, coğrafyaya, kadere
Aynılığa, katıya öfke
Gerçeğe, doğruya, akıla öfke
...
İki kere iki her zaman dört eder değil mi?
Peki, iki kere ikinin dört ettiğine dair bütün belgeleri ortadan kaldırsak, iki kere iki dört mü eder?
Hayır, ...
Karşında koca bir tuval durur. Yaşamındır o tuval. Ömrünü, o tuvale başkalarının attığı fırça darbelerini silmek ya da düzeltmekle geçirirsin. Sonuçta ortaya...
Her zaman olduğu gibi yine ter içinde kalmıştı Rıza Usta. “Ulan,” dedi sinirli sinirli. “Şu Amerikan malları geldi geleli nefes alamaz olduk. Hiç bu kadar yo...
Kendime birkaç adım kala durdum. Düşünmeye başladım, bundan birkaç yüzyıl ötesini. Henüz ruhumu bedenimden uzaklaştırmadığım, ah o asfalt kokan topların yüzü...
Mutlu giden şarkılara girilen hüzünlü nakaratlar,
sonbahar yağmurları altında ıslanan sokak çocukları.
Balkonunda, poşetinden uçurtma yapmış bir çocukluk,...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok