Ellerim deklanşöre bastığı an zamanı öldürüyorum. Artık benim kölem diyorum ona. Çırpınıyor haliyle. Pek yaramaz. Alışık değilmiş, sal gitsin diyorlar. Hep b...
Küçük izleri kendisini izliyordu sanki. Miniklerdi, şekilleri orantısız ve değişen izlerdi. Şaşırdığından dönüp dönüp bakıyordu gerisine. Güneş tepedeydi. Ka...
Geceye fısıltılarım var; kimse duymayacak, anlamayacak şeyler bunlar. Krallığı olmayan şövalyeyim. Görevim yüreğimde gizli, çizmelerim yeşil patikaları arşın...
O trampet kullanırdı. Yanakları hep şişkin ve kocaman dudaklı bir soytarıydı. Kafasına geçirdiği rengârenk şapkası ve kırmızı çizmeleriyle neşeli bir çocuktu...
Gökten süzülen taş alev topuna dönüşmüş kuzeye doğru hızla yol alıyordu. Bir an o parlaklığı her şeyi yutacak gibi olsa da sonrasında sönüp karanlığa karışmı...
Neden canlı olduğumu en çok hissettiğim an hayatımla oynadığım andır
Riske girdiğimde, kaybederken ve terk ederken ilişkileri ve kurumları
Stresin korkuyla...
Gökyüzü kızıla çalıyordu.
Ahmet, kafasında daha fazla şeyler, betimlemeler, hayatı anlayan o yazarlar gibi kelimeler dolsun istemişti ama sadece basit bir ...
Üşüyordum.
Pencereden dışarıya baktığım gözlerim acıyordu. Yazın sıcaklığında sokaklardan fışkıran kuşların sesleriyle parmaklarımı hissetmiyordum.
Bab...
Bugün dünyanın en kötü adamıyım.
Hane bir taş gördüm, çenesi titriyor, içinde patlayan çanaklar var, kırılmış tabaklar ve demlenen sessiz şeyler. Sessizliğ...
bir insan
en çok beş yıl yaşamalı
her beş yılda bir ölmeli
ve yeniden doğmalı
mesela ben,
ölmek için kalan
son üç yılımdayım...
Taşındığımız evin salonunda bir kitap bulmuştum çocukken, elime geçen ilk şiir kitabıydı o zamanlar. "Neriman Ergün." Merhaba, kimim ben? Diyordu kitabın kap...
Kaçtı şimşekten, belki masumdu sigarasını içerken.
Görmediniz onu ağladığında, bulutlar sapığı iken yağmur ıslatmıştı gözyaşlarını.
İnanmayın masumiyet...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok