Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
Ben ki çocukların eline düşen bir mum misali
Ve de hepsi alevimi söndürme peşinde
Söndürüyorlar umarsızca
Tekrar alevlendirmeye çalışıyorlar söndüğüm gibi...
Dönüp baktım, durup şaştım;
İlk gördüğüm, o ağlayan:
Kıyamadığım kızımdın,
Son gördüğüm, şu ağlayan:
Giden sen oldun kadınım.
Güneşi hapsettim içime
Sıcaklığını her an hissedebileyim diye
Bulutları koydum gözlerime
Yağmurlar yağdı bazen göz bebeklerimden
Yıldızlar biriktirdim...
Size Pandispanya Yaptım, geçmiş zamanın izini süren bir roman. Marcel Proust gibi, Mario Levi de çocukluğunun derinliklerine doğru esaslı bir yolculuğa çıkıy...
Bakıyorum gökyüzüne, karanlık bugünlerde
Bakıyorum gündüzleri yukarıya
Sabah olan tek şey saatler yalnızca
Bakıyorum ayın olduğu tarafa
Göremiyorum yansı...
siyah beyaz yaşıyorsun beyim,
siyah beyaz!
şu renkli dünyanın orta yerinde,
eşitsizliğin hükmü
mübah kılınmışsa
ucube fanilerin zehri salan
dudak aral...
Firuze,
Seninle geçirdiğim o gecelerin birindeyim.
Oturduğun sandalyede oturmuş
Gözlemlenebilir evreni seyretmekteyim.
Gerçekçi olmak istemiyorum
Seni ...
I. (‘Işk)
Avizeler altında dönen değiliz, kuşlar uyarıyor;
Şamdanlı ellerimize aşk için,
Denizden daha kaç sırrı çalmak gerekiyor?
Vakit geldi, âlem uyan...
yaşamak bir karınca gibi çoğu zaman
yaşamak üstüne hangi ayağın basacağını bilmeden...
içime saplanmış bir acıyı ağırlamakla meşgulüm bu gece
acı benden, ...
ben yazmasam. sen yazmasan. başka nasıl boğulurduk. bu dünya denen çukurda!
bir asırdır tanırım ellerimi.yokluktan doğdular.
şimdi bir şiir tuttursam darıl...
Karda yürüyen bir çift ayak,
bize çok zor görünür,
ıssız, soğuk ve ürkütücü…
herkes kendi gönül mertebesinden seyreder hayatı
kimileri ise o yolcu gibi…
...
taş suskularda büyütüyorum kelimeleri
her seslenişi yosunlardan ayıklıyor ellerim.
yerleşmek istediğim bulutlar var henüz,
dönmemeliyim.
dönersem yağarım...
Yine yağmurlar var gönlümde.
Gözlerim arıyor yine seni.
Sesini duyar gibiyim.
Senden uzakta olunca.
Kuşlar bile unuttular beni.
Şiirler tutsak etti aşkı...
Gri bir şehire benzer gözlerin
Herkesin kendi sancısıyla boğuştuğu
İş çıkışında solmuş ruhlarıyla
Eve dönüyor tüm kalabalık
Buradan bakınca caddeden geçe...
Yaşamıyordum belki de
Anlığına, durgun
Belki de ben hızlıydım
Belki de ben yanlıştım
Hızlı sevdim seni, bir anda
Kaçınılmazdı herşey
Belki de ben haklı...
Kaç gündür yanımdan ayrılmayan yalnızlığı uzun uzun başkalarından dinliyorum. Acaba ne tür bir yalnızlık benimki diye. Eh be neyse ne sonuç olarak uzun zaman...
ey soluğuma soluğunu katanım
geldiysen kalbime üç kez vur
saçlarınla ayaklarınla lavantalarınla teşrif et
altında telef olduğum yükümün ağrısına
gökyüzü...
Betonlara rağmen açmış çiçeğim,
Üstümü kaldırım taşlarıyla kaplamalarına rağmen,
İnsanların görmediği, genellikle üstüme basıp geçildiği,
Yerde açan küçük...
tenine her değişi dilimin bir kaos sevgilim
yadırgamaz ne gece ne ay ne de eşkali belirsiz sokak
lambaları.
karanfil sulayan saçların
nasıl da sağanak ya...
...sonra o içtiğin acıların
içe dokunması var tabi bayım.
yutak boyu yokuş aşağı
dar patikayı ablukaya alıp
mide yerleşkeli kaçak kelebekleri
ani bir ba...
önce birkaç gül soldu
sonra satırlarım
ardından kalbim durdu
bir yok oluş hikayesiydi
bana anlamlı gelen her şey toz olup uçuveriyordu
ağır ağır ölüyo...
hangi anakaranın
bitki örtüsüdür
gözlerin
hangi iklimin
yağışı
ve yakışı
gebe kalır dizeler
kirpiklerinin
tel tel sıralanışına
sahi hangi şiirden do...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok