Edebiyat > Günlük
Bu alanda, günlük adı altında ürettiğiniz metinleri paylaşabilirsiniz.
Bir kara kalem ve bir arka sıra,
Çocuksu tarafım...
Saf tarafım...
Hiç bilmediğim bir gezegenin bilmediğim bir noktasına attığım adımlarım...
Meraklı ben...
Merhaba. Bugün nefes alıyorum diye bir virgül bırakmak istedim buraya. Henüz bir nokta kadar keskin değil. Kendimi iyi hissetmiyorum. Kimse iyi hissetmiyorke...
Sensizlik, bulmacaları çözmeden kurtulamayacağım ama verdiğim paranın süresi dolunca başarısız olsam bile çıkabileceğim korku evini anımsatıyor bana.
Süreni...
Biraz konuşabilir miyiz?
Yine gelmişsin.
Evet geldim, aslında hep içindeydim de sen bana sağırsın. Bak, küçükken hiç böyle değildin sen. Hep benimle konuşu...
Öyle günler geçiriyoruz ki mesela ben sevdiklerimle yapışık dolaşmak istiyorum.
Her anlarında yanlarında olmak istiyorum.
Hepsinin tek tek gözlerine bakmak...
Merhaba ben Büş'ü,
Defterlerim var benim çokça...
Yazmayı seviyorum.
Her yere yazıyorum.
Mesela ben genelde bir sayfalık mektup yazmayı beceremem biliyo...
Vücut dilim lal.
Yüz hatlarını meşgule alıyor
temas kesiklerimiz.
Öyle ya,
son kahvaltımızdaki göz yumurtalar
benden çok görmüştü seni
Ve seni yarında...
Globalleşen dünyanın garipleşenlerindeniz.
Teknoloji geliştikçe, imkânlar arttıkça özümüzü daha iyi anlayabilmemiz, anladığımız ölçüde de kendimize dönmemiz...
-Kafatasını taşıran son nöron.
-Bir şizofrenle aynı ortamı paylaşmak demek, beyin ölümünüzün yavaş yavaş gerçekleşmesi demek, gecenin hiç ummadığınız vakitl...
Bangır bangır tek başımızaaaa diyen bir sesle haftanın final perdesi pazarı selamlıyorum. Masama geçip beni bekleyen onca işi öteleyip ne yapsam diye sıkılma...
-Varoluş sancısı/uykuyla dinlenemeyecek kadar yorgun olmak.
Ruhunuzun size ait olduğunu zannettiğiniz bu dünyada kendinize giden yollar hep dikenlidir. Belk...
Evet gururdan bir kalem var. Belki soğuk, belki taştan biraz boktan. Kasvetli, mutsuz, kimsesiz ve korkunç. Ama biliyor musun içinde çok güvendeyim. Kırılmad...
Arkadaş, bazılarınız nasıl güzel normalleşiyorsunuz yahu. Nasıl uyduruk bir keder, nasıl göstermelik bir empati sizinkisi… Bazılarının öfkesi de üzüntüsü de ...
Keşke iç dökme diye bir başlık olsa burada, ki böylece haykırabilsem tüm bu içimdeki sıkıntıyı bir yerden dışarıya, bir başka haykırışa katabilsem sesimi dah...
Yıllar su gibi derler ya hep öyle işte..
Aslında akmak değil de geçmek gibi her şey
Geçiyor ömrümüzden...
Ne kadar çok şey götürüyor bazen yaşananlar her ...
Bu sefer çok farklı olacak diye başladığım bütün yollarda aynı şeyleri yaşayarak geri dönüyorum. Aslında artık kendime olan saygımı yitiriyor gibi düşünüyoru...
Lacivert gökyüzüne en çok yakışan parlak yıldızlar, şüphesiz evrenin en güzel manzaralarından biriydi. Öyle ki böylesine parlayan bir şeyin kayıp sönmesi bil...
Artık insanlara nasıl dokunabilirim diye bakmaya başladım. Çünkü bu deprem bana çok şey öğretti. Mesela kaybettiğim insanların bende bıraktığı izleri düşündü...
Acı, keder... Hoyrat gülüşler arasında süzülüp giriyor ruhuma, kıvrılıp yerleşiyor başköşeme.
Etimle, kemiğimle sızlıyorum…
İyimserliğin boşa uğraşları arasında doğuyor saf kötülük, hak edilmeyen muamelelerin sonucunda ortaya çıkıp sarıp sarmalıyor. İçten yalnız kalmaların, mide b...
İntiharın en güzel yoluydu çiçeklerle dolu bir odada uyumak.
Ölümünle yaşatmak gibiydi,
Yaşarken yaşatamadığın.
Bir şeyler yolunda değil ama inatla her şey yolundaymış gibi davranıyorum ya da farkına varmak istemiyorum değişen şeyleri. Olaylar kendi akışındayken aynı k...
İçinden çıkılmayan bir döngünün ana vatanındayız... Çıkış yolu yok, arayan da kalmadı artık, sanırım alıştık. "Aşağılık insanoğlu her şeye alışır." diyor yaz...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok