yürüyorum
her yer "ahmakıslatan"
ketum bir öykü çekiyor gözüm
pembe panjurları olmayan
gölgede
biraz serin bir rüzgâr
ama ne elde papatya
ne gözde yaş...
Çağlayarak akan nehirdeki suyun
İnsanı yürüdükçe aşındıran yolun
Yağmurları gökte gezdiren bulutun
Ve damarlarımdaki duru sıvının
İnanmıyorum artık beni ...
Bu duvarları sen ördün buraya
Betonun soğuğuna da razıydın
Daha pişmemiş tuğlaya da
Kimse zorlamadı seni senden başka
Gece gelenleri sen mi çağırdın
Bu ...
Ankara ayazından geçmiş ruhum,
kendimi ait hissettiğim ve gönlümün ücra köşesinde,
durmayacakmış ellerinden düşen giryelerin,
matlaya adını yazdım, beşerd...
yorgunluktan kasıt nedir şimdi,
semalar yüreğine mi çöktü de böyle hüzünlü?
sevgiden midir nedir hayaletini gördüğüm,
nefes nefese kaldığın mumları yakark...
Saplantılı kıvranışların bahsine
Edilgen zihnimin gözlerini
Kapama gayretindeyim.
Umudun çehresini bozan yaşanmışlığın
Besili gölgeleri peşimde
Tarla...
Bıraksak neyimiz var neyimiz yok
bıraksak ya geride
sanki bizimmiş gibi şahsiyetimize takındıklarımızı
her gün kendi benliğimize borçlanarak aldıklarımız...
keyfinden midir kendinden kaçtığın günlerin?
ya da hak etmediğinden midir gerçekçi sevgilerin?
hiç gitmeyecekmiş gibi duruyordu oysa.
kanatlarını görmüyor...
Yol uzun, yol acı.
Bir ayrılık sinmiş,
Tozlu, paslı raylarına.
Yol ıslak.
Bakmamış Güneş,
Sadece oraya.
Hiç hissedemeğini
izlemiş,
cam kenarında.
Is...
Silinmeye özeniyorum, özenecek başka şey yok işte
Kim bilir kaç kez dizlerimi kanatarak çıkmıştım bu merdivenleri, geldim işte
Kara kutuların açıldığı bir ...
Bileklendiğim zincirlerle oturuyorum rahat koltuğumda. Gözlerimi kafamın içine sabitlemek acı vermiyor. Biliyorum. Kabullenmem gereken şeylerin ne kadarının ...
En tutarlı nabzı bu çağın:
Sessizlik
Her türlü ihanetin, zorbalığın ta ki yalanın
kanı durmayan yaraları tuzladığı,
kiri pası yuttuğu çocukların.
Ardı...
avraham'ı koynunda çalımladım dün gece
inancım ruhumdan ilmek ilmek söküldü
-öylece-
paslanma hakkını anca zaman denli
eli...
Söyle bana..
Yerkürenin menzili dubara merhumunu katledenlerin
Ne amaçsa dökül bana ki;
Cevabım sana..
Ütopik küf sadıka laiklik arayan ithaf kem gözlere...
Kumsalı döven dalgaların saçlarını okşaması,
Bulutların güneşten utanıp güzelliğini saklaması,
Göze hitap eden her şeyin bana seni hatırlatması,
Bitkiler...
Beni kaç yüz kez unuttun
Soluğum ensende
Karanlıktan birkaç öpücük buluyorum
Yanaklarına
Unutsun diye bir deney aynalara
Çıplak iki vücut.
Seni kaç kez...
Ben kendi korkuma değil evrenin pis kenarına, kendisine gebeyim
Ben biliyorum senin duvarlarından korkmak yerine pimi çekerim
Güneş önce gelip başımı deler...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok