Buldum en derin izleri
Buldum hep birdir ezberi
Sordum nedendir yerleri
Sordum derin mi gidenleri
Durdum kalabalık mı evleri
Durdum hayat mıdır en serse...
gözlerim Milas'ın sokakları
beyaz duvarların yükü ne mülhem
ısıtıp ısıtıp döküyorum yola
çakıl taşlarını elime alıp
vuruyorum başıboş sokakları
yüküm be...
taşları doldurmuşum cebime
dizimi geçmeyen sularda
ölümü bekliyorum
aslında
istemiyorum ölmek
güneşi unutan gecelerde
ölümü beklerken bile
bir mevsim ...
Bugün doğdum.
Dört buçuk milyar, altı yıl önce bugün,
Dünya olmadığı kadar büyük ve yalnızdı.
Üstümden attığım çamur soğuktu,
Bedenim soğuktu.
Babasının...
I
incir ağaçlarının altında sevgililer
asfalt üstünde çocuklar
çağrılana dek makina direklerine
çarklara ve istihkamlara
işleyecekler sevgiyi
II
yıldı...
Sohrab’ı kim çağırdıysa
beni de çağırsın
Tenim öylesine iğreti
Zihnim menevişli uçuşmakta
Bu peyda peşimi bıraksın
Bıraksın tomurcuklarımı, saksıya sı...
Leyla Salinger'e
ve bir gün bir Leyla gelir
söker rütbelerini
yerle yeksan eder cilalı naylon imajını
tahtın devrilir
sarsılır yer, dağ uyanır
mor bir ...
Bir uçak penceresi dünya.
Un ufak her şey orda
Ve güzel öylesine.
Lakin korkulu, delice.
Kötü bir rüyadayız.
Cesaretsiziz yaklaşmaya, yaşamaya.
Res...
aklın zabtı zor
zabıtın aklı yok
yuğ bizim,
yuğ;
ansızın başa vuran anısızlık
ton değil bin değil
e yahu hak verin şu akla
sıkışıyor o da içinde bir b...
atlıların susuzluğu mevsim olmadan niye
durağan, eskiyen ve bana eriyen güneş kimin
ol'a rağmen
inandık
hayatın gerilmeye müsait bir yüz kası olduğuna
i...
Gözlerim uzaklara kitlenmiş
Aklım terler yollarında sevgilim
Üstümde yırtık gelincik desenli elbisem
Ne ara kurulmuş ayaklarıma
Kanlı irin sarayları bi...
Yaprakları dökülmüş ağaçlarda koparılmayı bekleyen portakallar gibiyim
Neye tutunur hala bu deli yüreğim
Bilmez misin tat vermez mevsimi gelmeyen meyveler...
Bakışları güzel sevgilim
Bir tek sana değemedim
Gördüğüm günün sabahından beri
İçim belki yangın yeri
Sözlerim kimseye ulaşmadı sevgilim
Sanki karanlık ...
Korkar oldum,
Soğuktan, sokaklardan.
Geceleri tahta pencerelerin darpından
Rüzgârın tahta ocakları sallamasından.
Bir göz dört engel
Hayli beni işitiyor...
Yoruldum artık
yalnız yolculuklardan
Acımasızca kapanan sayfalardan
Oysa ben uçmak isterdim
Martılarla vapurlardan
Yoruldum artık
Cam kenarlarında yapı...
Zambak uçurumu yüreğinde taşımaktadır
Mavi fazla soğuk bir renktir
Siyah tarafsız
Ellerimin altındaki bedeninse, cehennem sıcaktır
Bu sabah,
Karanlığın...
Ne kadar basitmiş değil mi Sadık abi?
Soba dumanlarının sararttığı
köhne binaların kuytusunda
evveliyatsız ve edepsiz bir öpüş gibi,
Göle salınan kağ...
Boşvermişliğin kıyısında görüyorum seni, ellerinde papatya
Umutların tükenmiş, gözlerinse çoktan aşağıya bakıyor
Adım dahi atmak gelmiyor içinden yarınlara...
sizin içinizde yanan tin
benim içime çektiğim ru!
ölüm kokuyorum
sığabildinizse ne hoş
ben bu kadraja
yalnızca yumrukla girerdim
topraktan çekilmiş ...
Perikles, elohim ve dogmayla açıklanamayan kimya
ey olmak, istasyonda tadına baktığım ruj
iddiam takip edilmiş olabilir, bu beni reddetmez
reddim en fazla...
bir koku nasıl desem
ensemden tutuyor
adını arıyorum
bir patika, bir yol
ayaklarımdan tutuyor
adını arıyorum
renk oluyor, tanıyamam
tenin beyaz
adın...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok