On dokuz kez
Tam on dokuz kez hüküm giydim
Anladım,
Hayatı şiir olanın
Hayatı yokmuş.
Ta en başından anlatacağım
Her şeyin başladığı o sabahtan
Uykuyu...
"Boğuşmakta olduğum bir yalnızlık var. Omuzlarıma yüklenmiş olan ağırlık beni yıkabilecek güçte olup olmadığı hakkında bir kesinlik belirtemeyeceğim. Lakin d...
Koku
Daha önce hiç kimsenin nefesini şişeleyip saklamak istediniz mi? Ya kokusunu?Bahsettiğim şey parfümle karışık insan kokusu değil. Bahsettiğim şey saf t...
Sevgili sivrisinekler,
ben sizin istediğiniz zaman emebileceğiniz istediğiniz zaman kulağımda vızır vızır dert anlatabileceğiniz bir köleniz ya da objeniz d...
Bir çift göz, yükselen kahkahalar
Birkaç laf süründürebilir insanı
Bazen ikinci bir şans
Tekrarı olmayan bir hatadır, öldürür
O halde söyle
Baban neden ...
emzirmek için uzattığı göğsüne paslı bir kama iliştirecektir
denedik ve olmadık, binlerce şey olurken biz olmadık iliştirecektir
bir zarf ütüleyip, jilet b...
Soğuk bir rüzgar, öten kuşların sesini bastırıyor. Sarı renkte dökülen yapraklar sonbaharın habercisi. Yalnızsın. Kafanın içindeki karmaşık cümleler sarmış d...
Dalga sesleri her kıyıya vuruşunda ıslanmayan kumları ıslatıyor, insanı sakinleştiren sesiyle gözlerimin önünde gidip geliyordu. Geceleri korktuğumda altına ...
"İnsan ruhu ne kadar yüce de, yaptıkları ne kadar aşağılık!"
Okuduğum cümleyle dudaklarım istemsizce bükülürken kitabın kapağını usulca kapattım. Birkaç san...
şunu söylemek yanlış olmaz:
tüm aşklar mutlu eder, mutsuz olanı bile
bu ifadenin doğruluğu, sevileni düşünmeden tamamen duygusuz bir şekilde
sadece kendin...
Jean-Baptiste Vanmour'un "Kedilere Koyun Eti Satan Türk Erkeği" olarak adlandırılabilecek eserini görüyoruz. Bu eser, seri halinde yazacağım yazıların ilki. ...
Ne kadar zavallıyım şimdi
Annem binbir yol ötede
Önümde ertelenmiş iki mezar
Benimkiyle üç
Bir de ayna
Kendime bakabilmek için
Günden güne eritilmiş ke...
İnsanın en büyük sınavı kendisiyle. Bitmiyor nefes aldığın müddetçe. Yazılıdan geçtim sanıyorsun, bir anda sözlüye kaldırıyor seni kendin. Sordukça soruyor. ...
Okulumdan evime giden yol; bitiş çizgisinden yoksun gibi görünen, sık sık asfaltlandığı için her daim zift kokan, bu çift şeritli, bol trafik lambalı, sıkıcı...
Varlığının yarattığı hissi bilmediğiniz bir şeyin yokluğunu idrak etmeniz otuz yılınızı alabiliyormuş, anladım. Neden mi bahsediyorum? Yalnızca iki yaşındayk...
Sarhoş olmuş tarlalarda, hafifmeşrep buğdaylar yedirir yaşam.
Yitirilir sebepler. Gömülür hiçliğin merkezindeki çekirdeğe.
Gerçeğin toprağı bölüşülmez çünk...
Bütün bir ben,
Karışıyorum acı orman otlarına ve
Azıcık yaşama isteğimle sana
Ama biz güzel olsun diye çıkarız yola
Ve hep berbat ederiz
Sırf gözlerine ...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok