İnceliğin, avurtlarından
Düşmüş sandığın kanlı mıhlar
Gülü-yormuşsun
Deremediklerinin sağırlığında
Toplayamadıklarının ağırlığında
Bu gece
Ve ciddi
Na...
Günbegün karaya biraz daha alışmanın denizlerde bıraktığı küskünlük
Akşamlara ve çilek aromalı şuruplara kanamıyor artık çocukluğum
Şu azala azala fakir
K...
Âh güzelim!
Güzelim bahrî
Bir selâm kadar kolay
Bir selâm kadar yakın
Bir selâm kadar burada
Bir selâm kadar küçük
Bir selâm kadar hazır
İse
Yenmek y...
Bir yumruk büyüklüğü yüksük taktım kâlbime
İnlemeyen taşlara inat ve hazır
Dünyanın bütün çukurlarını gören yüksekler kadar bir yumruk
Gordios’un değil
...
Az önce bir uçak geçti. Neden genelde romantik olan hava, deniz, güneş, ay, yağmur gibi şeyler oluyor? Neden birlikte domates yemek değil de birlikte yağmurd...
Kooccamaan bir ispermeçet yalnızlığı nasıl da küüççücük bir fesleğen saksısına sığıyordu
S’aklım almıyordu
…
Yani çokça şair
Yani biraz saf
Yani farkınd...
Yumruktan çözülmüş eller cebimde
Ayrılığın hediyesini söylüyorum her kulağa
Bir ben mi kalmışım
Nedir bu hâl
Kalp atışımı akışına eşitliyorum
Damların,...
Bana gelsen, en güzel sen gelirdin..
Bilirdim..
Kirazlı tokasını at kuyruğuna bağlamış
Biraz dizi uf, biraz ağlamış
Sonra parkta akşama kadar oynamış
M...
Arada görüyorum seni
Uzakta
Biriler’ yanında
Heyecanla anlatıyorsun
Biraz kahkaha biraz sahte gülüşler
biraz artık ne konuşuyorsan
/Ama sevmiyorum yanı...
Trensiz bir pencere açmak
Seni çıkarmak içimden
Yüreğim
Bir kuyumdu, cevheri kırıldı
Sustum
Bir ormanın kazanacağı yangındır tek
Bir
Ormanın
Kazanac...
-Giden her karanfil, gelmeyen her gül için..-
Ellerimi tutup
Yanıma yakıştıran seni
Seher yeline serinlik
Hafsalama kuvvet
Yakama leylak
Yağmurlu ...
Ellerinden güç bularak
Durmak istedim şafağın soğukluğunda
Yüzün asılmasın diye ekşi mayalı ekmekler böldüm
Zeytinyağını şahit tuttum boynundan meltemlere...
-Âh’ustos 15+1 namluda-
Evet zor
Evet yorgunsun
Yorgunluğun bir taş ağrısı avuçlarında
Sürüden ayrılman zor
Kurt aramıyorsun süründe
Kurtaramıyorsun s...
Rüzgâr artık sırtımdadır
Çiçekler ordusu mağlup
Solgun hazanlar ve onu soranlar
Öncesiydi
Dağlara dönüktü yüzüm
Düşürdüm nişanları
Savaş bizi kazanmışt...
Penceresiz bir tren yolculuğu
Seni taşımak içeride
Yüreğim
O garîb Meşe’nin közü söyledi
Duydum
Bir yangının kazanacağı orman yoktur.
Bir
Yangını...
Yanlış harflerin yazdığı yaralardan
Kanlı bir koleksiyon, zayıf kalbime
Her istasyonla hata yanından
Önerdiğim kelimeler
Bir vagon daha ekliyorum peşime
...
Yanık sayfaları
Kanlı molozları
Solgun ıtırlardan
Bilek parçalarını
Ninova'dan Bağdat’a
Bin yıldan gün yıla
İkrar edip ezberleyen ben
Hangi rüzgâr e...
Mavi kırlangıçlara kafes kaburgalarım
Zakkum bakışlarınız muhasarasında;
Her sabah buruk bir kabullenişe tekrardan başlamak
mahcubiyet ve mecburiyeti eşl...
Tutacakları kopmuş incir dolu bir sepet
Yitik sabahın serin ağırlığında
Bırakılmaklardan değil
Tutulmamış ellerden
Taşınamayan bi’ adam -incir dolu-
...
Gövdesi yarım bırakılmış, gözleri es geçilmiş
Çekmiş bir sevda
Eskisi bol gelen
Sen de uydun onlara istasyonsuz kaldım
Limanlara yamalı yelkenimden yara...
Boynumda hanımeli mahzunluğun,
-Halâ vanilin tozar mı ki yanağın?-
Bavulumda çıkartılmamış bir yaz akşamı
Şu geleni iyi tanıyorum
Adına yazılmış bir kan ...
Seviyorlar
Dönüyorlar sonraları
-Bulunamayan her incelik adına
İncir çekirdekleri ceplerimde-
Şu doğusuz zeytûn cenneti
Esginlere ineni
Bir keyf üz’re ...
Çünkü
Terlemiş bir vanilin tatlılığı
tozuyor yanağından
Ve ben böyle anlarda
Bakışlarımda tükenmiş bir kalem tutarım
Bir mevsim mültecisi tutuşur
Senin...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok