Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
Bazen öyle küçük anlar var ki. Çok küçükler gerçekten. Minicik, görünmeyecek kadar minik. O minik, masum çocuk ruhun kadar kısa bir an. Her şeye bir son verm...
Yaşanmamış anıları inşa ettin belleğine.
Yaşanmışlıkların dayanılmaz boşluğunu, tasavvur ettiğin olasılıkların şefkatli kollarına uzanarak doldurdun.
Gerçe...
İnsan yüklendiği yükler kadar insandır. Biz çok yükler yüklendik. Geç kalınmış bir hayatı, pencereden içeriye sığınan göğü yüklendik. Yüklemini kaybetmiş özn...
Görünmez uçurumların başındayız
Sadece ikimiz...
Issızlığın orta yerinde, karanlıkların içinde
Yürüyüp gidiyorken gece
Biz yine yalnızız...
Aslında söyl...
“Dur bakalım, şuraya bir gideyim göreyim. Dönüp sana nasıl bir yer olduğunu anlatırım.” Böyle demişti giderken Bay Serçe. Birkaç dakika geçtikten sonra arkad...
Korkmak; öyle delicesine, öyle umarsızca korkmak. Göğsünün tam ortasındaki yumru ile sevdiklerini ve tüm hayatını düşünmek. Ne kötü bir andır o öyle değil mi...
Bir insan artık hayal kuramıyorsa tükenmiştir. Çünkü hayal kurarken bambaşka bir dünyadasındır ve o dünyanın tek yöneticisisindir sen.
Ne istersen olur, hay...
Zaman kavramını yaşamamız ve zamanın geçişini hissetmemiz açısından büyük bir şehirde yaşamanın veya küçük bir şehirde yaşamanın etkisinin bir olmadığı yadsı...
Geçmişten hiçbir zaman kaçmak gibi gayem olmadı aksine, geçmişte yaşayan birisiydim... Her zaman...
Şimdi geçmişten sıyrılmak istediğim bir an var ama kaçac...
Nasıl denirse artık,
Zamanı geldi, kalbim çarptı.
Belki ruhum dillendi, keyfim istedi.
Sahi, ne kadar dinliyorum kendimi?
Bir ormanın içindeki bir reçine...
Terarosam ben eskiden,
Hayat dolu biriymişim
Öyle söylüyor eski benliğim yeniden
Kimliğimi kaybetmiştim birçok defa
Bir gün Zümrütevler'de aramaya çıkark...
Dilinde sessizliğin kelimeleri uyuşurken buna eş, gözlerini kısarak yaşadığı bu şehre tanıklık etti. Uçuruma itmek istercesine aklında yuvarlanan düşünceleri...
bir dumanın havada uçuşunu gördüysen fark etmişsindir, ilk önce kuğular gibi süzülüp sonra hiçliğe kavuşması onun gerçeğidir.
bir bayram elbisesinin bir çoc...
Güneş kendini pesimist bir tavra büyümüş, karşısında doğan Ay’ı seyrederken, yorgun gözleri uyuyakalmıştı. Uzandı. Gökyüzü su ve ateşle dans ediyordu. Kırılg...
"To be or not to be," diyor Hamlet elindeki kuru kafaya. Ben de elimdeki Sokrates kafasına soruyorum: olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu mu? diyorum. ...
Gölgeler giyiniyorum üzerime,
Bir kaç küfür bahşediyorum sana,
Hediye, kendimden kendime.
Kokuşmuş hüsran dolu gecelerin,
Gelipte kaçan hortlak fikirler,...
Selma ile yeni tanıştığımız zamanlarda yaşıtımız insanlar birbirine "senden güzel hediye olamaz" gibi anlamlara gelsin diye muhtelif şekil ve ebatlarda aynal...
Çapa ne demek gelin önce bunu açıklayalım. Çapa, toprağı havalandırmak amacıyla bir alet yardımıyla toprağın üst yüzeyinin kazılma ve karıştırma işlemidir.
...
Ne meni ne su ne toprak,
Yoğurdum kendimi katıksız ıstırapdan.
Ne kemik ne iskelet ne et,
Boyadım irinli cevherlerle ben beni.
Ne gülerek ne ağlayarak ne...
Beni bir cumartesi akşamı bırak, gideceksen,
Kalabalıklarda olsun.
Gönlüm duymasın gözümün ağladığını.
Gözlerim o kadar rol kesebilecek kadar ağladı dah...
Senin yanındayken en savunmasız en korkak halimdeyim. Maskelerimi senin kapının eşiğinde çıkarıp sahte gülüşlerim olmadan giriyorum mahremine. Kollarını bir ...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok