Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
- İstanbul'u bilir misin Zana?
- Evet abi. Üç yıl çalıştım İstanbul'da.
- Kadiköy'de 'Sohbet Çay Evi' var. Hemen heykelin alt tarafında. Bilir misin?
- Yo...
Onlarca şarkı değiştirdim bu kalemi elime almadan önce. Bütün gökyüzünü ciğerlerime sığdırmak istiyormuşcasına aldığım o derin nefeslerin dağıtamadığı kara b...
Bir şiir eşliğinde,
yaktığım sigaranın ardından
uyanmak istiyorum milyonlarca insanın uykusundan.
duyuyorum, bağrımda gâfil bakışları
silüetler Allah'a ı...
Yoksulluktan kararmış evlerin penceresinden geceye göz kırpan sarı ışıklara baktı bir süre. Bacalardan süzülen dumanın kokusunu ölüme benzetti. Ölüm böyle ko...
Tek bir ışık bile yanmıyor şehrin göbeğinde Gömülmüş sanki sonsuz bir karanlığa
Gömmüş bütün acılarını
Kaygılarını, yalanlarını.
Kendini görmek dahi istem...
Hatalarımızın toplamıyla doğrularımızın çarpımı bize nasıl bir netice verecektir? Bu çarpımın bir neticeye götürebileceği kanaatine varmalı mıyız? Diğer yand...
gören ne gözdür akıl başka yerde ise
ne de kulaktır duyan ses 'o'radan değil ise
inkisâr-ı hayalle malûl bir kalbin şu simsiyah gecede
mümkün müdür kapılm...
Ben çok değiştim
Ben aslında hiç değişmedim
Ben şimdi hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyorum
Ben her şey düzelsin istiyorum
Ben kimse üzülmesin istiyorum
Ben...
Zedeleneceğini biliyorsun güveninin. Hem de kişiye karşı değil, öyle bir zedelenmeden bahsediyoruz ki hayata karşı olan güvenini yitirmeyi göze alıyorsun. Öy...
Bir rüzgâr gibi uğulduyor kafam, gece sabaha yaklaştıkça
Kısık ve sorgulayıcı gözlerle arşınlıyorum geceyi
Ve sonunda bir odak noktası belirliyorum kendinm...
Yağmurdan kaçarken bir dağın eteğine çarpmış kör kuş gibiydi. Durmadan yalpalıyordu. Saçlarından artakalan yağmur damlaları süzüyordu yavaşça kulak mem...
şehrime kurulan sirk
anlatılan hikâyeler ve garibeler
acı dolu, her şey acı
ne belirsizdir zaman
ne ileridir rüzgâr ne de geri
henüz herkes konuşmadı
v...
Nasıl geldik buraya biz? Çırılçıplak, başta hissiz.
Neydi derdimiz? Nefes almak mı yoksa dünyayı batırmak mı? Nefes almadan hızla batırıyoruz kendimizi ve d...
Bugün benim doğum günüm
Biraz sev beni
Biraz sarıl bana
Hiç koymadın başını dizlerime
Kurbağaya mı dönüşürdün
Beni öpsen bir kere
Yeryüzü üzerine kan b...
I
daha mutlu olamam
güneşin şarkısını söylemek bizimkisi
kurallara uymadan, bilmeden yol yordam
nota ezberini bozan boğumsallık
mitozla çoğaltıyor dölle...
Kahvesinden bir yudum daha aldıktan sonra uykuyla daha fazla savaşamayacağını fark etti. Saatlerdir masanın başında verilen ödev yazısını yazmak için uğraşma...
Yine bir sonbahar akşamı, sararmış yaprakların ağaç gövdesinden çığlık çığlığa ayrılışı ile beraber ara sokağın birinde kalmış bir mekânda bir rakı masasında...
Sigaramın dumanı neredeyse
yok denecek kadar sert bir rüzgârın esiri.
Kapadım gözlerimi gökyüzü kadar derine,
Sonsuz gece kadar karanlığa.
Ardımda kalan ...
Gök mavi, bulutlar şemsiyem
Renk renk mermiler, siper almış.
Ağaçlar mevzi.
Talebe miyim yoksa asker? Ümmi
Kimi masum, kimi yaralı.
Muallim miyim? Belki...
Uzaktasın, kavuşmuyor ellerim
Sana, ocağa.
Bir toprak,
Toprak kadar yakın
Yalnız ahşap konak.
Koşmak, yürümek imkansız
Uzaktasın gecenin sedası kadar
...
Her zaman olduğu gibi yine ter içinde kalmıştı Rıza Usta. “Ulan,” dedi sinirli sinirli. “Şu Amerikan malları geldi geleli nefes alamaz olduk. Hiç bu kadar yo...
Çınar ağacı
Büyük görkemli
Gölgesinde ne sırlar saklı
Dallarında ne dilekler tutuklu
Yaprakları kim bilir kaç kitaba tutsak
Kökleri sapasağlam bağlı top...
Göz gözü görmez bir karanlıktı
Öyle bir karanlık ki karanlık bile gözükmüyordu,
Öyle bir karanlık ki giren çıkamıyordu,
Öyle bir karanlık ki gözünü yumsan...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok