Tutsak bir Yezid gibi güneşe hasret,
Saksıda doğan karanfil çiçeğim.
Bilmiyor, güneş içerisinde,
Bilmiyor, zevahiri fayda etmez.
Yana yana pişmeye hasret...
l.
Geç olmuşken yelkovan,
Derinliğine kulaç attığım şu gece
Bir hançer misali sırtıma saplanan.
Gecenin saat kaçı?
Üşüyorum, başım duman.
Utancından bo...
l.
Tutamadığım ellerinden öpüyorum
ne yabancı gelir ellerin
dudaklarıma yakışmaz olmuş
sakallarım batar olmuş yanaklarına
özür dilerim ahbap!
arayı epe...
l.
Sancılı bir kabusun ardından
Gözlerimi Mikail’in öfkesiyle açtım
Üzerimdeki kabusu bertaraf edip
Asıl kabusa ilk adımda yalpaladım
Odamın sükunetini...
l.
Mesela eylem değil yürekmiş elzem olan
Soğuk namluyu damağımda hissedince anladım
Agah bir edayla haykırıyorum
Gökyüzünün mavisine
Rüzgarın çağlayış...
Hayasız bir ateşin içinde kavrulurken ruhum yaşadıklarım bu dünyanın başka bir gezegeninin cehennemini andırırcasına harlıydı.
Ateşin gölgesi olmazmış ondan...
Bu belki artık bir isyandır kendime bilemem
Mesela sineklerin tanrısı ve benim tanrım nasıl bir olabilir ikilemleri taksim ediyor benliğime
Sanırım kafayı ...
İlk filminizde ne anlatmak istiyordunuz?
Savaşa karşı duyduğum bütün nefreti aktarmak istiyordum. Çocukluk temasını seçtim, çünkü çocukluk savaşla en fazla ...
Şuradan başlamak istiyorum: Yaygın bir anlayış ve o yaygın anlayışın da dile yansıyan bir betimlemesi var, “O kötüdür!” veya “kötü insan, iyi insan” gibi. Bu...
Kış bir türlü bitmek bilmemişti. Kuşlar, köpekler, yaşlılar, evi sobalılar; herkes mutsuz, keyifsiz, tedirgindi ve üşüyordu. Birkaç gün açan güneş bütün ağaç...
Baka kalıyoruz ya öyle hayatın akışına
Yaşayanın anlaması zor bilirim
Eğlenirken bir şarkının sesinde
Severken sokak köpeğini
Hazırlarken yemeğini
Ve ni...
Ölüp ölüp dirildim yüzyıllar boyu. İhanetin keskin bıçağı saplandı göğsüme, zehirlerin en tatlısını yudumladım, geceyi yalancıların koynunda sabaha bağladım....
I. lacrimosa dies illa
mevsimler terk edildi
o güne bahşedildi, yer ve gök birleşti.
ölüm ilahilerini duyduğumda,
parmaklarımdan sıyrılan
yüzyılları say...
Mutluluğum çoğalır
Bir ağacın kollarında
Bir ucu hasret
Bir ucu hüzün
Beklerim karanlık basana kadar
Birikir düşlerim
Bir şiir yazacak kadar
Uçsuz bu...
Gitmeden önce karşıladı beni
Kopyalanmış duygular.
Kalabalık yaratsın televizyon sesi.
Manasız akşam yemekleri
Üç artı bir ev, üçü de dolu
Geldikten son...
Bir gün baştan başlamak lazım bu hayata
Her şeyi geride bırakarak
Tüm anıları bir valize sığdırıp
Hepsini fırlatarak
Nasıl olurdu dersiniz bugün yeniden...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok