Oğuz Atay’ın nevi şahsına münhasır kişiliği ve üslubuyla tanışmama vesile olan “Tehlikeli Oyunlar” romanı; birçok bakımdan incelenmesi, tahlil edilmesi ve üz...
…
Ocaktaki demlikte kaynayan suyun fokurtusu ve alt katta kavga eden geçimsiz çiftin bağrışma sesleri geliyordu kulağına; polisiye bir romanda, bıçak darbel...
Mütemadiyen ölüyorum,
Seçtiğin güzel yerlerinde İstanbul'un.
Geçen Zeyrek Yokuşu'nda öldüm mesela
Daha dün, çay içerken öldüm,
Kadıköy vapurunda
Yolda ö...
O zaman
Güneş soğudu
Ve bereket topraklardan gitti
Ve çöllerde yeşillikler kurudu
Ve balıklar denizlerde kurudu
Ve toprak
Ölülerini kabul etmez oldu ...
Ölçüsüz kesilmiş bir tırnak gibi
Etime batıyor tüm gözler
Sanki çıplaksın karşımda
Karşımdasın ama
muhafazakâr açılar var masalarda
Çatılar dar olursa k...
harabat ehlinin oratoryosunda
akislerim nidasız
yüzüme çalınan, katışıksız
çığlıkların da anlamı değil miyim kendi zannımca
doğrusu
trajedik bir salvo y...
Bir ses:
Burası neresi
Sessizlik:
Bir savaşın ortasında
bir ayna
Gördüm
Çokça pıhtı çokça akışkan
Üç parçalanmış lahza,
bir kemikle tanışmış
Canlı m...
Toplayın boşlukları, bir şeyleri döveceğiz
Ama önce geceyi önümüze gerelim şöyle
Fısıltıdan bozma, sözsüz, sonsuz bir müzik
Aydınlık sönsün
açılsın eser ...
Pencere bakıntısı.
Binanın yanındaki küçük, geçen sabah yakından incelediğimde kıpırtısız, isyansız; tahminimce çeyrek asırdır aynı yıkılma özlemiyle burada...
Bak ben sana gece aldım
Bir gece aldım bir geçe aldım
Kuşları da fırlatıp atmışlar
Uçtuğunu sanıyor bir tanesi
Bak ben sana kuş aldım hem kuş aldım
Fırl...
Evimin kokusunu aldın benden
Kuruttuğum çiçeklerimi
Her sabah perdenin arasından çarpan güneşi
Sesimi, sessizliğimi aldın
Tuğlalar verdin bana, duvarlar...
Büyüdüğüne inandırılmamış bir kız çocuğuyum
yaşananların ve yaşanacak olanların toplamıyım ben
ayaklarım buraya basmadan önce ne kadar korktuysam
o kadar ...
Göz ucuyla gökyüzü
Pencere mavi
Uykum nerede
Çocukluğum
Nerede
Bi' yansıması ışığın hayatımın sol köşesinde
Beyaz bir bulut aklımın sağ köşesinde
Kuşl...
Rüyalar sarmadı pek
Ben de hayallerime döndüm.
Saçımda yasemin kokusu...
Yatağımda kıvrandım önce
Sonra geçtim salona çektim perdeyi
Çöktüm camın dibine...
I
ben gidince
şehirde bir alçaklık
içtiğim şarabın çanağına
tükürür düşmanlarım
çürük ve fırlak kahkahalar
ve küfür başlar çiğnenen yeminlerin ardından...
Buz kafes, nefeslerim dahi ürkek
Gerektiğinden, düşünürsen eğer
Yamalarından yakınılan tarihlerle
Sessiz afetler yakarken birbirini
Sözlerim ufalandı kum...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok