Yine seni anmak;
Ve yine seni konuşmak,
Dilimde hiç eskimeyen ve çokca tartışılan Osmanlı devleti gibi.
Seni hatırlamak,
Lisedeki eski dostlarınla tanıma...
Kendimi arayışımı fark ettim aslında. Evet bu benim kendime yolculuğum. "Her yaşadığımdan sonra bundan ne çıkarım yapmalıyım?" sorusunu sormak yordu beni. Bi...
Çoktan kopmuş bağlara
sarılmayı istemek ne acı.
Yokluğa,
boşluğa seslenmek,
kendinden eksilterek
yüklediğin anlamların
boşunalığıyla yüzleşmek,
sonsuz...
bir mum kendini yitirene kadar bakışsak sonra uyusak birbirimizin mahremiyetinde, masumiyetinde
o hafif kibirli bakışların, gözünü kaçırırken sağa doğru kay...
Zihnimin, simleri kavlamış duvarlı, karanlık dehlizlerine hoş geldin. Burada güneş yok, sim yok, yıldız yok. Ama ben yine de parlatacak bir şeyler buluyorum,...
Hiçbir şeyim ve her şey
Yol kenarındaki çakıl taşlarıyım
Ve sokak lambalarının aydınlığı
Gecenin en koyu rengi
Drama köprüsüyüm o güzel türkünün
Kopmaya...
Sokaklar gezdim,öyle böyle değil karış karış
Denizler kokladım,tuzlarıyla yıkadım ellerimi
Güneşi tanrı bildim ruhuma
Tanrı onun içindeydi,o da tanrını...
-Göreyim bakayım maviliklerini,hani şu sürekli övündüğün...
-Mavi değil artık,yine de göstereyim mi?
-Neden mavi değil artık ne oldu ?
-İçine biraz siyah ...
Camı açıp hayata seslendim gelir mi diye
uzun bir sessizliğin ardından rüzgar girdi araya, gelecek dedi.
Kapıyı açıp seslendim hayata gelir mi diye
uzun b...
Bir şeyler mi kaybettim, bir şeyler mi kazandım?
Bir şey kaybedince mi anlaşılır, kazanınca mı, heybenin varlığı?
Anda yaşadık, anda var olduk ve bir anda ...
benim şehrimin altında bir şehir daha var,
kaynağım; babamın bitmeyen öyküleridir...
ortası incelmeyen bir kum saatidir seninle geçirdiğim her zaman.
-sır...
I.
bir kaplanın pençesinden su içmem bir daha,
göç edemem sahraya,
taşları oyup oyup bir karadelik bulamam,
basit anlatmak gerekirse,
(ki gerekli)
sine...
birileri yangına karışır.
nedense ben yanarım (sebepsizce)
bir düşünce ise var olmak...
kahrolmanın yaygara ettiği gazeteler,
şimdi müzelerimde asılı.
k...
Ceset bahçesine girdim,
Ayaklarım çamur olmasın diye iskeletlere bastım,
Köklerini kanla besledim eski bir ağacın.
Ruh ektim toprağa,
Ölümsüzlük yeşersin...
I.
Kalbin kapılarını sis kapladı,
Aklı kaçık her şiir beni boğmaya yeminli
Hiçbir yeri ev edinemedim,
Kaçtım hepsinden, göç ettim.
Bu, bir kaplanın penç...
Kapından dönmedim Rab!
Her seferinde büyülüyorken beni huzurun,
Bana yaşattığın her şey için minnettarım.
Zararların uçurumundan döndüm,
Kürdan evler gör...
I.
Ömür, kesik kulaç!
Ölüm, dalgalı ve gri!
Karıncaların boğazına takılan susam tanesi hayatta tutuyor beni.
Atlattığın güzleri dünyevi kırgınlıklarından...
Kısık seslerle vedalaştım bugün
Bahtımın karasına bir yangın hediye ettim.
Kimdim? Neydim? Zehirdim...
Acıttı canımı suskunluk.
Altın kapılara paslı kili...
Sanki susmuşluğumun bir gösteriş biçimi bu hayat,
bu denli yaşamak telaştan başka hiçbir şey değil.
Ne ıslak caddelere yalın ayak çıktım
ne de ıslandım gü...
Sayılar bulunmadan önce,
Yani daha sürüyorken kelimelerin hükmü.
Devrik cümleler kendini komutan ilan edebilirdi.
Taze bir gün batımının orta yerine kurul...
kendini koy benim yerime,
biraz olsun sen suçlu ol.
unutturmadığın gözlerini unutturacak bir ölüm seç ikimize.
madem mutlu değilsin orada,
terk et ve gel...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok