Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
Nece uzun bir yol yürüyorum bu şehirde
ölüm gibi, ötesi yok
Ömür gibi, geleni çok gideni çok
...
Kaldırım taşında açan bir çiçek kadar özgür,
Bir o kada...
Yine gevşedi mi yoksa
Kalbimin zorlama vidaları
Bir tornavida lazım bana
Poyrazlar yaklaşıyor
Yansımalar azalıyor
Gerçek kapıda
Yalanlarla baş edemeyen...
Karanlık gökyüzüne karışırken
Sevdamız karışır doruklara.
Sen gökyüzünü izlersin.
Ben seni seyre, hayran olurum.
Her nefes alışında,
Bir yıldız damlar g...
Yolumu başlatıyor yaradan
Sağım karanlık
Solum aydınlık
Hepinizi sobeledim
Saklanmayan ebe
Gecenin ellerinden tutup
Bu şiiri doğuruyorum
Fikir sancısı...
Basitleştirilmiş kişiler atlasında
Herhangi bir kişi bile değilken
İki memur,
Devlete dayalı sırtlarıyla
Kudurabilme ihtimalime karşı
Karantinaya aldıl...
Bir vapur saati gibi kalbim
Atar durur sana, yalnız sana
Gidecekleri yere kadar doluşur insanlar
Onlar iner sen kalırsın yine içimde.
Karaköy’e inerim ar...
bir ara sokakta öldüm dün
öylece yani
öylece zavallı, öylece kimsesiz
bedenimin yere yığılışını seyrettin
tanrıyı şah damarlarımda hissettim
öylece kims...
Metro merdivenleri kalabalık
Herkesin bildiği kimsenin bilmediği İstanbul bu
Başı önde biraz insan karşılardı akşamın ışıklarını
Sarılırdı, savrulurdu... ...
Nihayet sen gülüyorsun, sen gülünce gözlerim doluyor tutamıyorum kendimi usul usul ağlıyoruz annemle
Bir bilsen hem de nasıl güzel güldüğünü sen de üzülürd...
Veda ediyorum bu gece, onlarca hoş bulmuşluğa inat.
Öylece sade ve basit kalmış anılarım,
sanki biraz da yarım.
İçimde bir bir öldürdüğüm her şeyden so...
Fırat'la Dicle arasındayım
Sahipsiz mezarlar üstündeyim
Bir yanımı sel yutar
Bir yanım çöldür benim
Güneşin kızıllığıyla boyanır
Evlerin damları
Burala...
bu reddedişle
bir sözlükle anız yakmak birdir gelecekte
kahramanım, öylesine ordan geçen biriydi
gömleyi ütüsüz olsa görmeyecektim
yani
-anlam yüklemeyi...
Beyaz bir perde çekti önce
Önüne de küçük bir tabure
Arkasında kaldırılmış bir çerçevenin yarım kalmış duvar eskizi
Kimdi giden
Çok mu oldu gideli
Otu...
Gelip sahile konarken her kuğu
Gerdanı mor bir deniz kabuğu,
Maziye götürüyor beni.
Mesela çıplak bir yaz gecesinde
Elini tutarken hani
Nasıl da izlerd...
Hiçbir zaman yaşında olmayan çocuk
O hep sekiz yaşımda
Konuşmuş kokuşmuş ertelenmiş
Hep sızlayan yarası olan çocuk
Sığmaz, yutkunulmaz, ötelenmiş
İtilen...
Bana her gelişin gitmişliklerinin taziyesi
Ardından kaldırdığım bunca cenazenin
Haksız hak sahibi kapımda dikilen diri bedenin
Dualar okurken çıkıyorsun ...
Sonumuzu önceden planlamıştım:
Mezarlarımızın içinde uzanıyorduk ve dokunuşların kaburgalarımı kırıyordu
Ben senin boğulduğunu millerce öteden hissediyordu...
Sana ait bir kent var, görüyorum
Uçsuz bucaksız surların yutup da sindiremediği Asırlar öncesinden acıların uğrak yeri
Trenlerin yolunun dahi kesişmediği
...
92'li zamanlar. Biz altı yüz yürek
Biz demir bilek
Adım attıkça o dağa,
Dönüp son kez baktık Karabağa.
Anam öldü önce, sonra babamı götürdüler
Yırtıldı ...
Sevgim
Susar ve düşünür uzaktaki ölümleri,
Onların kederli düşüncelerini.
Bir çok kişiye sundum kendisini,
Kimse istemedi onu sahiplenmeyi.
Satılığa ...
Ve güneşin ışığı penceremde belirdi.
Bazen ışık şiddetli, bazen şiddetsiz.
Yanımda avuçlarımın içinde sevda.
İzlemelere doyamazsın.
Sessiz sedasız.
Yan...
gecenin 4'ü
bir şiir yazıyorum sana
biraz uykulu gözlerle, biraz da hasretle
yağmur yağıyor... sen uyuyorsun
yağmur tanecikleri senin nefesinle yere düşü...
İnsanlar var insanlar
Sesleri görüntülerinden ağır
Görüntüleri seslerine uymayan
Hayvan var
Konuşsa saatlerce dinletecek
İnsandan çok kıymet bilen
Şark...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok