Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
tütününden çıkan şirret dumanla
geceye göz kırpan
bir sokak lambasının
dibine çömdü
iç cebinde kendinden bile sakladığı kolonyasını fondiplerken
geçmişi...
ve işte siyah-beyaz bir yaşam bulmuştu, renkleri tanıtıp verdi ona bir sürü uçurtmaları ağaç dallarından kurtardı. sonrasında fark etti üstüne yakışmayan bu ...
Göklere baktığımda kayıp yıldızları
size baktığımda kaybolan ruhumu görüyorum
Yollara dikilmiş gülleri toplarken
size saklanan yüreğimi kokluyorum
Nor...
geçip
gitmiyor aklımız,
belki kabir azabı kadar kimsesiz
alnımızın çatında bir hutbe
yaprak yeşermeleri kadar yalancı
uğursuz böceklerin insanlara çatma...
yol ayrımlarından ibarettir zihnimin düşüşleri
tanrı aralar ben bakmadığım zamanlar perdelerini
sen gülümsersin, neşveler yanaklarında
sen değdiğin yerler...
sen
onu düşünürken
o
başkalarının adını
kalbine ritim olarak
işlemiştir bile
bile ki
sözleri,
güneş kadar parlar
lakin
eylemleri
kara bulutlar kad...
müsaadenizle,
yadigar ceketimi küpeşteye
altı köşeli kasketimi masanıza
cebimde buruşturduğum şiirlerimi
gözlerinize seriyorum
esasında suskunum,
susmu...
Tik
tak
Tik
tak
Zamanla kavga ederdik
Orman ile kardeştik
Su ile yoldaş
Korkmazdım hayalimden
Hayalimin O olduğunu bilmeden.
Düştüm, ...
içim parçalanıyor
göğsüm kararmış
darağacımda bir buket kamelya
—sus!
bir zamanlar göklerle kararmış
senin ızdırabını taşıyan kundaklar!
bir ahır yangı...
adımlarım
karda issiz
kelimeler
dudaklarımda hissiz
sensiz kalbimin odacıklarında tonla kasvet
devam eden bu yolda adımlarım bana hasretli
ardını göreb...
Sana uzaktan bakıyor gözlerim.
Unutmak o kadar kolay mı sandın?
Gönlünün yatağından uyandırma.
Sabah olsun yatağında sen kal rüyamda.
Bana ikimizin haya...
Saat gecenin dördü,
Şaheste, gün çoktan öldü.
Papatya vari çiçekler,
Adını sayıklıyor.
Karahindibaları insanlar,
Papatya sanıyor.
Hani şu üfleyince uçu...
Dünyanın renklerini sırtlanmaya çalışırken,
Simsiyah insanlar olduk.
Hatırlar mısın bilmem,
Bir kaç ağaç ve yeşilliklerin içinde papatyalar,
Gökyüzü şenş...
Gözlerim kapadım.
Deniz kenarındayız.
Sevgilim baş başayız.
Sana tam sarılacakken gittin.
Kayboldun karşımda ise bir ada.
Issız adada sadece ben kaldım...
nihai bulutlar ardı
bir kararma vardı
güneş tepelere varırdı
dünya yalanlar ağlardı
bir sağım, bir solum bu sabah
yoksul küllüğümde ölü isimler doğurdum...
kaybolan bir hüznüm
alelade geçtim kahrından
her ömrün
adım bir öksüz
kirpiklerin zulmüm
omuzlarında ölüm taşırdın da
benim başım
ondan hasret
benim ...
diken ardı yaprakların
bağlam dışı
soy dışı
akışında
bir hasret çeçen
lüzümsuz bu kahrın yare
eyyyy!
bir düzen
tek süzen
kimsesiz bir çimen
misali
...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok