Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
Göçebe bir kuşmuş, doğduğu yerden ilk uçuşu.
Bu yere konmuş bir nefeslik, güven duymuş.
İçi gibi sanırmış dünyayı kuş bakışı.
Kibir yokmuş içinde. Tepeden...
Ben bu hayatın bir karmaşa olduğunu biliyorum, hepimiz birer zaman denilen kavram içerisinde can çekişen varlıklarız. Bu kavram yüzünden ileri gidemiyoruz, b...
MacBook'u açıyorum. Birkaç satır yazıyorum, sonra geri dönüp bakıyorum. "Bu pek olmadı," diyorum. "Şurasını şöyle mi yapsam, burasını böyle mi yapsam?" derke...
Işık için elektrik bekleyen ampül.
Onu dağ etsin diye yüksekleri sayan kara parçası.
Kahve için su, tatlı için şeker değildim ben sana.
Suya karışan kar g...
Ve ben
Yokmuş gibi var olan ben
Bir gün okunması umuduyla şiirler yazıyor,
Evrenler anlatmak isterken olmazlar susuyorum
Yaşamak arzusunun telaşıyla yanı...
Derimden sökülmek istiyorum bu derinden dökülmek
Yerimden kaçırmak kendimi ve yeniden görünmek
Ben bendeyken ben değilim, benken ben olamıyorum
Kendimden ...
İnsan aradan zaman geçince özlermiş kendisini. Gerçekliğini, yalnızlığını, rutin yaşamını... Klasik şeylerden sıkılır insan diyenler oluyor çevremde.
Bana g...
Çoklu yalnızlıklar gördüm. Her biri farklı kostümlerle çıktılar karşıma. Deniz aşırı bir ülkede buldum kimisini bilinmezin enfes ufkunda. Kimisini serin bir ...
Bu aralar geçmişte yaşıyor gibiyim. Kendimi sürekli geçmişi düşünürken buluyorum. Bana geçmişi hatırlatan şarkılar dinliyorum hep, üstelik dinlediğimde iyi d...
Koşmaya değecek bir yol,
Uykusuz gözlerime iyi gelen bir manzara,
Ve çimlere kapanıp,
Bir söğüt ağacının altından
Gökyüzünü izlemek,
çekiyor canım.
Saç...
Ben bilirim seni
Anlarım gözlerinden
Bakışlarında yolculuk hasreti
Dudaklarında yarım gülüşler
Eskilerin toz tutmuş, rutubet kokan hayalleri
Bağlamış gö...
Müjgan bazen boşa çabaladığını düşünüyor. Sanki hiçbir şey hiçbir şekilde onun istediği gibi olmayacakmış da hayat onu ufak tefek heveslerle oyalıyormuş gibi...
''..Aşırı istilacı duyguları yazıya dönüştürmeden önce uzun bir kuluçka dönemi zorunludur. ''Hiçbir şey kaybolmaz,'' diye yazıyor Henry. Bu bekleyiş, anıları...
Kalemin bir ağırlığı, kağıdın gölgesi, ışığın örtüşerek karanlığın içerisinde kaybolduğu nesnelerin tartışılamaz ağırlığı insan siluetlerinin gözlerin seçeme...
Her şey pratiktir ve bu şeyler hareket halinde deneyimlenmek zorunda değildir. Deneyimlenmek zorunda bile değildir. 'Şey' içine birbiriyle bağlantılı olmayan...
Ruhumla bedenimin sevişmesidir
Kendimde rastladığım içten ve dıştan ulumalar
Kaderimden ibaret yollar
Verilen hafıza ilerler geri dönemez durur
Küçük oda...
Çeşitli genç insanlarla
Her seferinde yeni bakışlarla
Dört odalı evde beni yeniden karşıla
Harabenin içi doluyor yabancılarla
İnsanların hikayesini yazar...
Deniz durgundu, iç çekiciydi gök yine;
Ne var ki her şey bana kara ve kanlıydı,
Sanki yüreğim kalın bir kefen kaplıydı,
Gömülüp gitmişti bu benzeşim içine...
İnsan neden duygularını kabul etmez ki...Bu denli güzel,heyecanlı hislerden korkar mı?
Yaşamaktan neden korkar.
Şu anki korkularımızda belki de geçmişte ya...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok