Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
Bir çocuk günün birinde bir kuş görmüş. Kuş öyle güzelmiş ki ara ara mavi tüyleri ve gökyüzünde zarafetle süzülmesine yarayan kanatları varmış. Kuş uçuyormu...
Sıralı kavak ağaçlarının mai siyah gökyüzüyle birleştiği dallarından yükselen çirkin karga sesleri, kavak ağaçlarının gövdesine çakılmış sarkık dikenli telle...
Hayatımın gözlerimin önünden geçmesi için ölmeyi beklemedim.
Atlayış
Kendimle ve geçmişimle giriştiğim sayısız savaşın ganimetleriyle bir kale kurdum. Bu s...
"1,2,3..." Ayaklarımı yere sürttüm. "12,13,14..." İşte burası. Limandan tam on sekiz adım sonra. O hep geldiğim kaldırım. İçimdeki şeytanlarla boğuşurken ken...
Hüseyin Rahmi’nin aziz hatırasına ithafen…
Tuhaf bir konaktı.
Mahallenin boyası dökülmüş, çatıları akan, tahtakurularına sığınak olmuş bakımsız, bir örnek ...
Gözlerimi yavaşça açmaya çalıştım ama pek başarılı olamadım. Zihnim uyanmıştı, çevremde olup bitenleri anlamlandıramasam da işitebiliyordum. Her şey anlamsız...
Bilinci yerine geldiğinde etrafını kuşatan ve sonsuzluğa uzanıyormuş gibi görünen yüksek duvarların arasında kapana kısılmış olduğunu gördü. Bu hiç bilmediği...
Ayaklarım artık bedenimi taşımıyor, ayağımdaki gençliğimden kalma postallar ağır geliyordu. Sırt ağrılarımdan dolayı artık uykumu alamıyordum. Hatta refleksl...
Bir yol vardı herkesin önünde dümdüz, sonsuzluğa uzanan bir yol.
Dümdüz yol, ilerilere gittikçe bir sürü yola ayrılıyordu. Ben o yolu dümdüz gittim sadece. ...
Sevgili Mert,
Bu kadar kısa zaman sonra senden yanıt gelmeden yeni bir mektup yazmayı düşünmesem de -açıkçası yeni bir mektup gelse de bu mektuplaşma işine ...
O gün akşama kadar odamdan dışarı çıkmadım. Son zamanlarda kendimde büyük bir değişim hissediyordum. Eminim ki bu değişim bu odadan kaynaklıydı. Ve tabii ki ...
Ve artık sokakta hasta ruhlarla dolaşanları görmek gayet olağandı.
Kuvvetle bir hastalığa tutulmuştu genç kadın. Göğsünü mecalsiz bırakan hoyrat öksürüklerl...
Mezar taşına kazınmış harflerin ve sayıların uyumunu veya kendime bile itiraf edemediğim uyumsuzluğunu seyrediyordum. Bir sene, on iki ay, elli iki hafta vey...
10 Mart Salı günü, yine monoton bir güne uyanmıştım. Hayatımda son iki yıldır hiçbir değişiklik yoktu. Her gün, döngüye alınmış şarkı gibi başa sarıyordu. Uy...
Alarmın o insan beynini hoplatan sesiyle yeni bir maceraya uyanıyordum. Her sabah olduğu gibi gözlerim yarı kapalı şekilde alarmı susturmak için kolumu komod...
Evin kapısından içeri kendini güçlükle atabilmişti. Sinir küpü olmuş halde yapmıştı bütün otobüs yolculuğunu ve yine aynı şekilde geçmişti bütün sokakları. E...
Muavin yirmi beş dakikalığına mola vereceğimiz dinlenme tesisine girmek üzere olduğumuzu bildirdi. “Yarım saat” demedi. Uzun zamandır hep aynı süre veriliyor...
Bin yıllık bir uykudan yeni uyanıyormuşçasına ağır hareketlerle yatağında doğruldu. Üstündeki battaniyenin ekseni kaymış, yarısı yere düşmüş bir şekilde yata...
"...Ne vardı sanki bu kadar geç saatlere kadar çalışacak? İş kaçmıyor ya, yarın devam ederdim. Ah bu huyum yok mu, illaki başladığım iş bitecek. Bak işte saa...
Sana yetiştim. Bu da bizi yaşıt yapar. Artık rahatça konuşabiliriz.
Beş yıldır kanser tedavisi gören babamı kaybettiğimde on iki yaşındaydım. Babalar Günü'n...
Göğsünü dolunaya çevirirdi o gece sonrası bekleyiş. Sobada çıtırlı sesler odanın her yerine dağıldı. Zifiriydi. İçinde kavrulan ateş tavana yalanıp duruyordu...
Evet, ben daha çocuğum. Kısacık ömrüm, hayal edemeyeceklerimi yaşamakla doldu. Adımın bir önemi yok, yaşımın da öyle aslında. Ama yine de adımdan çok yaşım m...
28 Mayıs 2002 (Bugünü ayın yirmi sekizi varsayarak yazacağım.)
Yaklaşık üç gündür yazamıyordum. Çünkü günlüğümün kurumasını beklemek zorundaydım. Günlüğümün...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok