Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
Elbert! Nasıl anlatayım sana pişmanlığımı? Nasıl bu içimde beni kemiren hataları dillendireyim ki sana. Üstelik daha ben hatırladığımda gözümü kapatıp kendim...
Metro merdivenleri kalabalık
Herkesin bildiği kimsenin bilmediği İstanbul bu
Başı önde biraz insan karşılardı akşamın ışıklarını
Sarılırdı, savrulurdu... ...
Ellerimi oynatamıyorum. Parmaklarımı bile oynatamıyorum. Hele ki kafamı çevirmem imkansız. Sanki tam bedenime göre yapılmış bir tabutun içindeyim. Nasıl bir ...
Nihayet sen gülüyorsun, sen gülünce gözlerim doluyor tutamıyorum kendimi usul usul ağlıyoruz annemle
Bir bilsen hem de nasıl güzel güldüğünü sen de üzülürd...
Soğuk, ıssız, ızdırap verici bir karanlığa çalan geleceğimiz var. Peki bunu aydınlatmak için ne yapıyoruz? Ben ne yaptığımı söyleyeyim. Ders çalışıyorum. Bey...
Şuramda, tam kalbimin üzerinde olağanca ağırlığıyla uzaklığı hissediyordum. Uzaklığın büyük bir ağırlığı vardır, bunu yanı başınızdaki sevdiklerinizin uzaklı...
birçok et parçası ve korkunç bir güneş
ve hayaller altında kedilersiz uyumak
ve
yastık.
yorgan altı mektuplaşma bir nevi obsesifliktir.
eğer virgül hat...
Çiçeklerin ferahlatıcı kokusunu her köşesinde hissettiği küçük dükkandan çıkarken tebessümle karışık teşekkür etti Tuna.
Sümbül buketini kavrayan eli yüreğ...
Demir ağızlı bir canavarın öfkeli tıslamasına benzer, tiz bir ıslık… Değişmeyen, yorulmayan, tekdüze uzayıp giden bu ses, bize aslında ne söyler? Vaktin geld...
Veda ediyorum bu gece, onlarca hoş bulmuşluğa inat.
Öylece sade ve basit kalmış anılarım,
sanki biraz da yarım.
İçimde bir bir öldürdüğüm her şeyden so...
Fırat'la Dicle arasındayım
Sahipsiz mezarlar üstündeyim
Bir yanımı sel yutar
Bir yanım çöldür benim
Güneşin kızıllığıyla boyanır
Evlerin damları
Burala...
Yarın öleceğini unutarak uçamıyorsun kelebek olunca. Şuursuzca, kaygısızca sadece bugüne odaklanamıyorsun. Geçip gidiyorsun dalların arasından, aşağıda gördü...
Bazen, bazen oluyor ki, dedim ona, içimde bir kuş var, alıp eline vermek istiyorum. Söylediğim her söz, sabah serini yaptığım tüm bu hayatı sevme yürüyüşleri...
bu reddedişle
bir sözlükle anız yakmak birdir gelecekte
kahramanım, öylesine ordan geçen biriydi
gömleyi ütüsüz olsa görmeyecektim
yani
-anlam yüklemeyi...
Beyaz bir perde çekti önce
Önüne de küçük bir tabure
Arkasında kaldırılmış bir çerçevenin yarım kalmış duvar eskizi
Kimdi giden
Çok mu oldu gideli
Otu...
Gelip sahile konarken her kuğu
Gerdanı mor bir deniz kabuğu,
Maziye götürüyor beni.
Mesela çıplak bir yaz gecesinde
Elini tutarken hani
Nasıl da izlerd...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok