Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
küçükken böyle değildi
ağlamak acıtmazdı
hayaller sonsuzdu
sanki hayat pembeydi
şu an sadece tozum artık
sinekle arkadaşlık kurduğum zamanlar
uzak deği...
Ben sormadım ama o sormuşum gibi her şeyi bir mantığa oturtup anlattı beş dakikalık ayak üstü muhabbette. Sadece onayladığımı farkettim. Sanki bir filmi 10....
Düştü aklımı donduran çiy taneleri
Şimdi her ana onulmaz bir ümitle bakıyorum
Tereddütsüzlüğün ince korkusu yerleşiyor bu kez yüreğime
Kaçtıklarıma yakala...
Bugün yeni bir ömür. Yalnızca yirmi yaşında yeniden doğmuyorsun artık o otobüs sırasında önüne geçen ve yüzlerini saklamaya çalışan iblislere de kızamıyorsun...
Ahmet Ağa, kapıyı çarptığı gibi içeri girdi. Çizmelerinin toprağını bile temizlemeden sert adımlarla masaya yöneldi, üzerindeki ceketi çekip sandalyeye fırla...
Yağmur yağıyor, dinle.
Çatı katında küf kokan bir odada...
Dinle, dinle; çatırdıyor ağaçların kuru dalları.
Duydun mu? Baykuş mu, yoksa evdeki gizemli bir...
İnsanlar neden doğruyu görmez
Ya da görmek mi istemez
Başka söyleyişler boş mu gelir
Ya da inandıkları hoş mu gelir
İşine geldiği gibi davranır in...
Gözyaşlarımın acı tadının tüm çıplaklığıyla karanlığa serildiği, ölü bedenlerin davetkar sofrasında pervasızca ağırlandığı berbat bir düzlükteyim. Aciz beden...
hiç ağlayarak bavul hazırlandın mı
hiç dizlerin titreye titreye markete gittin mi
hiç biri sana emanet oldu mu
ben yaptım
ben gittim
ve oldu
sevdiğim y...
Köyde susuzluk baş göstermişti. Tek bir kuyu vardı ve o da artık yeterince su vermez olmuştu. Günlerdir çatlamış toprakların ortasında suskun bekleyen kuyu, ...
Şükrü Erbaş'ın aynı adlı şiirinden.
Uzman, köydeki bozuk su düzenini incelemek bahanesiyle birkaç gündür köyde dolaşıyordu. İyi giyimli ama sade görünen hal...
İnsanca avutuyorum kendimi
Ne kadar cani ne kadar gaddarca
Bir hayvanlık suçu benimkisi
Ellerimde su izleri
Akan kan benim değilmiş gibi
Yıkıyorum sessi...
Bir isimlik ki yapışan üzerime
Sükse dolu her çağırış bu bedene
Ağır gelir
Gölgeleri tutulmamış
Çitleri aşılmamış
Ve bayrak dikilmemiş
Yerler dar gelir...
Aynada baktım kendime
Karşımdaki kim diye
Unutmuş içini görmeyi
Bilmiyormuş yaşarken ölmeyi
Beynimde çığlık sessizliği
Hayli duygunun hissizliği...
Şükrü Erbaş'ın aynı adlı şiirinden;
Oktay Muhtar sabahın erken saatinde köy meydanındaki kahveye doğru ağır adımlarla ilerliyordu. Her zamanki gibi başı dik...
Son bir kez baktım bize. Ben yıpranmış, kullanılmış bir kitap; sen ise yaşlı bir sahaftın. Yapraklarım, kimselerin kaldığı yeri hatırlatması için kıvrılmış; ...
gözlerinin ışıltısı ve yansıttığı ifadelerin arasında boğulduğu düşünerek hareket etti. karanlık aynı zamanda aydınlıktı. ışığın ve karanlığın bir arada olma...
Verilen ifadeler kendi düşüncelerimizden mi ibaret?
Veya duyguların anlamsızlığı içerisinden mi?
Boş gözler dolar mı bu hisler karşısında?
Sana verilen du...
Yavaştır insanı tanımak
Yenidoğan bebeğin, dünyayı
Küçük balığın, deryayı
Unutulmuş hislerin, sevdayı
Bazen bir gözün, kalbi
Bir kulağın, çiçe...
Yaşamı bir direniş, bir keşif saydım.
Unutulmayacaktı direnenler, keşfedenler, anladım.
Yahut mutlu olmayacaktı insan, direnmeden ve keşfetmeden yoksun kal...
“Uyan, uyan artık…
Gel bak bitti bu sene de”
“Bitti mi?”
“Bitti tabi ya”
“Ne ara yaşadık ki ulan bin bir meziyeti”
Sahi,
Ne ara kaldırdık tonlarca o...
bakma böyle olduğuma
ben neşe doluyum sevgilim
demiştin ya hani
dünya döner
biz ölsek de
ama benim dünyam durur
sen gidersen
sensizlikten korkuyorum
...
Nostalji duygusu insanın bir daha ait olamayacağı zamanlara karşı duyduğu tarifsiz özlemi tanımlar, bugün de nostalji üzerine yazmak istedim. Neydi bizi geçm...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok