Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
İnsanlar gündüzleri uyanmak için
Saatlerini kurarlar.
Bu uyanmalar kapı aralar;
Rutubetli fabrikalara,
Altın gününün konuşulduğu salonlara,
Dedikodunun ...
Tanrım...
Verdiğim kayıpları saymamaya başladım.
Ve her şeye defalarca başlayan biri olarak,
Tanıdık bir yenilgiyi selamlıyorum..
Ellerimin değdiği her ş...
İnsanların hallerinden usandım,
Tahammülüm kalmadı buna artık,
Sınıyor musun beni yüce tanrım,
Görüyorsun işte bitiyor sabrım.
Soruyorlar beni umursamada...
Bir dirhem buğdayın ağırlığını taşırdı babam
Kuru bir yufkayı yiyememenin öfkesini
Unun tadını bilmeyen değirmenci gibi.
Biraz mağdur biraz mağlup biraz ...
Ben bilmiyordum kanım ne renk akar.
Öğrendim ama şimdi
eninde sonunda nereye varacağımı,
kiminle kalacağımı.
Nereye gidersem gideyim
kendi dizimin dibi...
Kalemin bir ağırlığı, kağıdın gölgesi, ışığın örtüşerek karanlığın içerisinde kaybolduğu nesnelerin tartışılamaz ağırlığı insan siluetlerinin gözlerin seçeme...
Yarın bize her defasında bir yarım sunar. Ölüm ya da yaşam mesela. Bu mezkur ikili aslında birbirini tamamlayan iki yarımdır. Belki biri diğerini yarar geçer...
Yapay kahkaha, ithal hayaller, aklına hiç gelmiyormuş gibi eskiler... sanki öyle bir süre ki her kimsenin etrafında gri gri kollar, yüzler, kahkahalar....
Bir ok gibi sapanından fırlıyor kibir.
Gerginlik arttıkça ivme kazanıyor.
Ve bazen gittiği yeri bilemez hale geliyor.
İnatla çeken mi suçlu yayı, hararetl...
sen şehrin balkonlarından
kahrından ve çemkirişinden arınıp yürüyeceksin
işte kendini duvarlardan atarak ölen her şey
her anı ve sus çektiğin ağız duracak...
Bizim mahallede senin gülüşüne ihtilal derlerdi
Sen gülerdin ben ilk kurşunu sıkmak için
Elimde ve yüreğimde güç bulurdum
Sen gülerdin
Bütün yaralarımla ...
Hevesimin kursağı delik
Derdest edilmiş bedenim çarmıha gerilen isa misali...
Artık yıllarımda, adım anılmaz
Toprağa yararım olmayacak hayatımın boş anla...
Dalgaların dövdüğü kum tanelerinin güneşin yokluğunda uzandığı plajda oturup kitap okuyor bir halde buluyorum hiç beğenmeye düşünmeye takati kalmış bedenimi....
Yaralarımı sardım ve üzerine güller serdim.
Gördüğünde güllerimi beni yarasız sandın.
Kaldırdım baharı üzerimden, kışımı gör istedim.
Gördüğünde gülleri t...
Ocakta kaynar iken çaydanlık,
Demlenmenin başlamasını isteyen, evin sakini.
Attı, birkaç tutam karalığı,
Buharları içeri iten yumruklar ile.
O esnada;
B...
İçindeyim sandığınız bir çok şeyin dışındaydım.
İnsanı bedenden ibaret sananlar fark edemedi
Sadece beni değil, bir çok şeyi
“Ben buyum!” diyen et yığınla...
Gözlerin bir idam sehpası...
Adım yankılanır durur bir münadînin dilinde.
Vallahi boynum da ipe sevdalı
Gözlerin binlerce uçurum...
Baş koyduğum her yolu...
Hiç bu kadar sarılmamıştık seninle
Ayakta duramadığın zamanlar dışında
Varlığın hezeyan oldu çoğu kez
Yokluğun sıradan mı olacak yoksa?
Bedenin cengaver...
bugün seni dinliyorum
ellerim gelişken bir kenti
şarampol ediyor böylece
dişlerinden renk çalıyor
aydınlık bir mevsim
diğer yanda zorbalığa
uğruyor çiç...
Adı tarifi olmayan bir duygu,
varsın yaşayalım
hiç eksilmesin içimden
atamadım ki zaten,
mavisini gökyüzüyle kapladığın,
kahvesini sakladığın,
bana ce...
"Huzursuz bir ömür kaydettigime inanıyorum, kimseyi suçlamıyorum, veya herkesi suçluyorum. Bilmiyorum. Onca insan tanıdım, binlerce öğrenci yetiştirdim. Yaş...
İnanmıyorum.
Bilmek istiyorum, ne çıkar bundan.
Beni yaratan yüceler yücesi,
İnanabildiğim için mi göğüs kabartacak?
Ne yani?
İnanmayıpta, bilmek isteye...
hissediyorum. çimenlerin üstündeyim; herkes simsiyah, tuzlu ve biraz da yapış yapış. meyus bir koku var havada. köprünün korkuluklarından kendini sarkıtan, y...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok