Sözlerime bir çok ihtiyatımın olduğunu, özellikle dünya bahsinde bu ihtiyatların ruhumu ne büyük çıkmazlara soktuğunu belirterek başlamak istiyorum. Ey sevgi...
Ey gecelerimin bir buhurdan tütercesine gözlerimi hırpalayan yüzü, senin için ve yalnız senin için habersiz bir harp başlattım eğer başlattımsa.
Aşktandır ...
Sana koşuyorum vahiy damarı çatlak
iklimin terk ettiği yapraklarla
rap rap rap
ışık süzüledursun dudağında bıraktığım izler uğruna
hangi güze dönsen yüzü...
Senin yurtlarından kaçıyorum
ağır-aksak adımlarım ümitsiz fakat
sağanak yağmur tenimi okşuyor
çünkü senin adını bile unutmadım
çarpmadığına inanmazdım el...
talihsiz düştüm yorgun
sanıyorum ellerim terledi
direndim, ağladım, güzeldim
ve elbette tüy ektim dilime dolaşmadan
çünkü kambur bir aşktı bu.
yansımam
...
Her hadisenin meçhul yanı bir ukte olarak kaldı içimde
Ben hiçbir münasebetsiz elin uzanamayacağı saat
Tik tak tik tak tik tak...
Yürüdüm zamanı azık bell...
Şu küçük Asya dediğimiz topraklar hiç şüphe yok ki Yunus Emre'yi, Itri'yi, Karac'oğlan'ı, Veysi'yi, Esrar Dede'yi doğuran topraklar ve yine hiç şüphe yok ki ...
Kerpiç evler diktim dünyama
Kargışlanmaktan korkarak yaşadım
Şehrin her yanını dolandım uzuvlarımla
serildim ona karşı
Vakarımı kuşanıp derdime yaslandığ...
Bir yüzüne ağır geldin aşkın
Kainatı bir kızıllığa gark etmeden bırakamazdım
Doğrult göğsünü şu bahara
Tüm münevverliğimden sıyrılıp
Yine entelektüel bak...
Kelime dağının mabedine yaslananan
İki kuş ötüşüyor ileride
Birisi beyaz alabildiğine, yeryüzünün tüm karanlıklarını toplamış, diğeri
Gagaları sözün aşkın...
Şehrin yükünü sırtlandım
kekeme bir bekçiden
Rüzgarlara biat edip
boyuna yürüdüm
Gölgesindeyim
başından beri kırık kuşların
Seni hep yarışı kesen yorg...
Tüm gücümü sana verecektim
Çocuğun elleri kan topladı gördüm
Gücümde kan topakları birikti
Beni sindirdi avuçlarının köşebaşlarında
Ne yana dönsen içimde...
Alev hattı
aşk ey aşk
kaldır yamaçlara doğru
ilgün başını
azar azar emri altında
biraz soğuk ve derilgen yapıda
her gün daha da kırmızı zaman
ey et ...
Kuzey rüzgarları okşuyor
gurbetin tellerini
Annem boynuna inci bir gerdanlık atmış
omuzlarına kadar uzanan yazması
toprak ve suyla yaslanıyor dağın gölg...
Sesin düşüyor üzerime
dalından kopan sonbahar yaprağı gibi
Onu savmadan bereketlendiriyorum
ay çiçeği tarlalarında sakladığımız
peygamber konağında
Aşk...
Ruhumu düşürdüm önüme
Aksamasın diye dolandım dünyanızı
Onun en yumuşak tarafına bir neşter attım
Bedenimi sakladım ve büyüttüm defterinden kopan sireni...
Yüklen üzerime doğru;
kibrimin kabaran yerlerine yeşil çal
soluyayım göğsüme bastırdıkça
maviliğin gözlerimde bıraktığı yansımayı
Sokul geceye parmakla...
Kırık dökük aynada parlamenter diyalog
Şişman bando şefi kazan kaldırdı -alo-
Kaderim buz tutan trajik bir tiyatro
Issız ıslıkla kambur duran dil bilimse...
pişmanlık nedir nerededir bilmedim
müptelayım zamansız huzursuzluğa
eleğimsağma: reddiyedir
bende kabarır yağmura vuran ışığın gizemi
kır peşinden ge...
kendimden söz etmeliyim size
ey insanlar
karanlık hatıraları tırpanladığımdan
umudun kayda değer
en hakikatli havarisi olduğumdan
savaşıp
güneşe b...
Ahlaksız Bir Filozof Nietzsche.
Yazıya özellikle bu ismi verdim. Nietzsche’yi nasıl tanımlayacağız elbette ahlaksız, elbette Tanrı tanımaz.
Sakinleşelim. ...
Aristoteles retorik’i tanımlarken şöyle der:
“Elde var olan inandırma yollarını kullanma yetisi”. Mevcut tanımdan hareketle Sofistiklerin retorik kullanımın...
Yaşamak, bir yükümlülük müdür yoksa hak mı?
Ramon, elim bir kaza sonucu yatağa tam 20 yaşında mahkum oluyor. 28 yıl 4 ay boyunca insanlara bağımlı olarak ya...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok