Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
Bundan uzun yıllar önce yaşayan birisini tanıdım. Belki onu hepiniz tanıyorsunuz. Ama ben hikâyesine bambaşka bir açıdan bakmak istedim.
Yıllar önce bir ad...
Daracık bir camdan yatak odasına vuran kırık güneş yolu. Bıktırmayan haziran. Üç katlı, eski bir pansiyon. Uyanır uyanmaz derince alınan ve diyaframa kadar d...
Soğuktun. Verdiğin acının dayanılmaz kuvvetine karşı koyabilmek adına yıkıldım olduğum yere. Ağzından çıkan hiçbir enkazı eksik etmedim üzerimden. Ne söyledi...
Bir bahçe. Bahçede ceviz ağacı. Ağacın altında ben, küçük bir taşın üstünde. Başım, kırdığım dizlerime dayalı. Kollarım dizlerime sarılı. Sabah güneşi gökte,...
Özgürlük Heykeli ABD’nin vitrin süsüdür.
Karaya ayak basmadan karşılar sizi. Özgürlükler diyarına geldiğinizi bildirir. Tacındaki yedi diken yedi kıtayı sim...
Sigara içiyorum, noktalı virgül. Seni seviyorum, ünlem. Kafam karışmaya başlıyor, nokta. Çok zaman olmadı, zamanı çok sevmem zaten. Bir sonbahar ayının son ç...
Okuyacak Kişilere Not: Bu yazı, sizin gibi biri tarafından yazılmıştır.
Her gün onlarca yeni filmlere, müziklere ya da şiirlere denk geliyoruz ve içten içe ...
Yalnızlığın tüm tonlarını hissediyorum ruhumda. Koyu bir ışık yanaşıyor nefesimi verdiğim bu odada. Gözlerim artık kör oldu, göremez oldu yaşanacak tüm mutlu...
Dostlar, evde otururken ve iki ayı aşkın evden çıkmazken Trendyol’un bir reklamına denk geldim. Nokia 12 00 satıyordu. Sonra aklıma bir fikir geldi. Daha doğ...
bazı evleri yakmak gerekiyor bazı evleri kurmak için. ki ben, henüz sekiz yaşımda yakıp evimi dışardan izledim, insan özlüyor aynı hissi. evini yakmayı istey...
"Sen ihtimal hesapları, risk raporları, yasa boşluklarıyla vesaire boğuşurken ışık boğuldu.
Bi' küçük bilinçaltı meselesi,
varlığın yokluğuma meftun."
Sak...
Var olmanın dayanılmaz ağırlığı. Kimi zaman çok uzaklardan kimi zaman yakından çıkıp gelen ığıl ığıl bedenin her hücresine taş gibi oturan o his. Belirsiz ve...
Yıllardır altında beklediğim bu ağaca hiç kafamı kaldırıp bakmamıştım. Çok mu mutluydum da aklıma gelmemişti? Aslına bakarsanız yukarısıyla da etrafımla da i...
Dönme dolap beni yükseklere çıkarır ama nahif davranır, çarpmaz sertçe yere. Keşke kalbini yerinden söküp bir dönme dolaba takabilseydim. Senin gibi alelâde ...
Bir dünya olsa ikimizi de birlikte saran, koruyup kollayan, bence seninle dünyamız pek neşeli! olurdu. Aslını söylemem gerekirse şey... Nasıl olurdu? Düşünse...
Tahminimce kırk beş metre yüksekliği olan bir tepede oturuyorum. Öyle gün batımı falan yok, şairane bulutlar henüz göstermedi yüzünü. Hava aydınlık, olabildi...
Yıldızlar ve gökyüzü; kalem ve kağıt.
Yıldızları görmek için kafamı pencereden çıkartmam gerekiyordu. Ama hava hep yağmurluydu. Ben ise parlamak için güneşi...
"İnsanın kaderi ruhunda yatar"
Alfred Adler
Yaşam, seçtiklerimiz ve seçildiklerimiz arasında doğan çelişki, paralellik üzerine kurulur. Bu ilişki basit bir...
Hiç şüphesiz ki dünyada total mutluluk hiçbir zaman değişmiyor. Mutluluk el değiştiren bir kavram sanırım, birimizin mutluluğu bir diğerimizin mutsuzluğuna g...
hayatı yanlış yaşadığını fark ettiğin anlaölmeye başladığını anladığın an, sahiden ama romantik veya şiirsel bir dilin ifadesi değil bu cümle, artık bedenini...
Ne yapıyoruz? Ne yapmaktayız? Masaya yatırılması gereken husus bu. Geleceği tasarlamak ve geçmişe takılmaktan şimdiye odaklanamıyoruz.
Şu an ne işle meşgul...
Bir anı kahramanı olmak istiyorum. Biri anılarını sayfalara döksün ve ben onun baş rolü olayım. Hayatının tam orta yeri belki de. Defterlerimin arasından dök...
Hayat iki tepe arasında geçen süredir,
bir tepeden diğerine,
yokuş üstüne yokuş,
sanma ki tepenin sonu iniş,
yine yokuş hep yokuş,
hafifleyen ayaklar,
...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok