Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
işte taşıyor!
türümüzün sonunu
lanetimizi getiriyor bize.
sonumuzu hazırlıyor elleriyle
ışıksız gecelerle yüzleşmekle lanetlenmişiz.
bu noktadan sonra g...
Ölümün bir rengi var,
Fani bedenimde şeffaf bir iz bırakan
Annemin gençlik fotoğrafından elime akan
Ve hasret kokan
Gezdiriyorum elimi zihnimin kirl...
Acı. Çiseleyen yağmur. Acı. Çamurda çıkan ayak sesi. Acı. Yanından geçen kadından gelen sigara ve ağır parfüm kokusu.
Birkaç bin adımdan sonra kalenin tepes...
Hatırlayamıyorum anılarımı, çocukken nasıldım,
Nasıl konuşurdum, nasıl yürürdüm,
Nasıl severdim güzel insanları,
İlk ne zaman ağladım, ne zaman sigaraya ...
Ölüm kol gezerken
Sokağın ortasında
Dönemeçte
Kavşakta
Uyurken
Gözlerini kaparken
Yürürken
Dururken
Gökyüzünü seyrederken
Nasıl ciddiye alabilirim
...
En sevdiğim insanın çürümeye başlamış bedeni karşımdaydı. Bir hafta, bir ay, bir yıl sonra toprak altında böcekler vücudunu yiyip bitirecekti. Kendime baktım...
Özet:
Bu kavramı sorguladığım çok anlar oldu hayatımda. Zaten belki insanın hayatta sorguladığı ilk değil ama ikinci şey. Gözlerimiz 20-25 cm'den ötesini gö...
Birkaç gün önce uyduruk bir mağazadan almış olduğu botlarını -ayağına su kaçırmış olduğunu düşünmemeye çalışarak- henüz erimeye başlamış olan kar kütlelerine...
Acı kesicileri damardan alırdı bağımlı
Bir, iki, üç ve bir tane daha
Dil kadar keskindi acısı ve
Söylenmemiş sözler kadar eski.
Koşturup duruyordu boş ko...
Okuyan editör ve birkaç kişiye...
Ruhu hastalıklı bir "ben". Bedenim parçalanmış, aklım köz olmuş ve hiç iyileşmeyen bu ruhumla yazan bir "ben". Hiç istemed...
İkinci denememde doğru anahtarı bulup kilide yerleştirdim. Kapı gıcırdayarak açıldı. Bir süre öylece baktım beni karşılayan karanlığa. Yalnız yaşayanların aş...
Ben öldüm. Daha ismi tam olarak konulamamış bir hastalıktan öldüm. Bilir misiniz ben de severdim sizin gibi çiçekler koklamayı, aylak gibi dolaşmayı; kuşları...
Mezar taşına kazınmış harflerin ve sayıların uyumunu veya kendime bile itiraf edemediğim uyumsuzluğunu seyrediyordum. Bir sene, on iki ay, elli iki hafta vey...
Son Katil
Bir bebek boğdum dün hırsımdan
Ellerimle, sözlerimle, Meriç Nehri’nde, bir gaz odasında
Ne fark eder?
Bir adam öldü korkumdan dün gece
...
Bin yıllık bir uykudan yeni uyanıyormuşçasına ağır hareketlerle yatağında doğruldu. Üstündeki battaniyenin ekseni kaymış, yarısı yere düşmüş bir şekilde yata...
(Hayır bunlar yaşanmadı, bunlar kurmaca.)
Televizyonun başında oturuyorum. Ağzımı bir şeyler çiğnemeye, gözlerimi birtakım görüntülere bakmaya zorluyorum. İ...
Orada mısın?
Aramızda iki metre var
Bedenimi, armağanınla ağacın köklerine karıştırmışsın.
Pek az zaman kaldı.
Orada mısın?
Atamadığım kahkahaları duyuy...
Ölüm, sık sık hatırladığım bir olgu. Normalde bugün bu olgu hakkında yazacaktım. Her şeyin ne kadar değerli olduğundan falan bahsedecektim. Ölüm hakkında yaz...
"doktor ben, ben bilmiyorum. aklımın boş durmaması beni yormaya başladı, belki de uzundur beni yoruyordu fakat ben öyle bir kapılmışım ki farkına yeni varıyo...
Ölüm... Kulağa pek hoş gelmiyor değil mi? Ölmek... Ölünce... Ölmeye yatmak... Ölü... İstediğiniz kadar bu kelimeyi türetmeye çalışın. İster mastar koyun, is...
Oradaydım. Sabah saat beş civarıydı. Sen beni görmedin, görsen de bir şey değişmezdi. Yine uyuyamamış, öylece tavana bakıyordun. Düşünmeye bile hevesin kalma...
Tüm hiçliğin ortasında bağdaş kurmuş oturuyordu. Hiçlikti, çünkü hayatının bir önemi yoktu artık gözünde. Her şeyini kaybetmişti bir anda. Tüm hayalleri, umu...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok