Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
“Hayattaki en büyük çekincen ne?” diyordu yere düşen gölgesini incelerken. Kendisiyle konuşmak, son zamanlarda en uğrak mekanı olmuştu. Kalabalık bir masadak...
İnsanlar varoluşlarından bu yana süreklilik gösteren etkileşimlerde bulunmuşlardır. Bir iletişim ve bu doğrultuda karşılık esasına dayanan etkileşimin gelişm...
Hatalarımızın toplamıyla doğrularımızın çarpımı bize nasıl bir netice verecektir? Bu çarpımın bir neticeye götürebileceği kanaatine varmalı mıyız? Diğer yand...
Zedeleneceğini biliyorsun güveninin. Hem de kişiye karşı değil, öyle bir zedelenmeden bahsediyoruz ki hayata karşı olan güvenini yitirmeyi göze alıyorsun. Öy...
Bazı insanların söyleyebileceği o kadar şey varken susması...
Susarlar, susarlar çünkü anlayacak biri henüz çıkmamıştır karşılarına. Anlayacak kişiyi bulma...
Nasıl geldik buraya biz? Çırılçıplak, başta hissiz.
Neydi derdimiz? Nefes almak mı yoksa dünyayı batırmak mı? Nefes almadan hızla batırıyoruz kendimizi ve d...
Yine bir sonbahar akşamı, sararmış yaprakların ağaç gövdesinden çığlık çığlığa ayrılışı ile beraber ara sokağın birinde kalmış bir mekânda bir rakı masasında...
Buradayım. Kızgın bir çölün ortasındayım. Beni görmüyorsun ve ben artık şaşırmıyorum, yürüyorum. Çölün ortasında bir kuyu var. Kuyu. Merak ediyorum kuyuyu, p...
Yine zihnimi amansızca bir ölüm fikri kaplamıştı. Sürekli ölümü düşünüyordum. Kimselere zarar vermeden kurtulmanın bir yolu yok muydu? Dünya belki de yaşamay...
Bazı kelimeler var ki yüklendikleri anlam yoğunluğunu, anlam ağırlığını sözlükler dahi yeterince taşıyamaz, ifâde edemez. O kelimeler, iç dünyamdaki derin va...
Kendisine bir ev verilmeyen evsiz gibi hissediyordum. Bana ait bir ev yoktu ama tüm yeryüzü benimdi sanki. Her boş bank, her park benimdi ama ben benim değil...
şimdilerde kırgınsın biraz, bakışların buruk. yorgunsun fazlasıyla. eskiden her şeyi çocuksu hevesle anlatan sen, suskunlaşmışsın. gözlerin çökmüş. sakalları...
Acı ama en güzel gecelerime ekledim yenisini.
Yine seninleydi her anı.
Güzeldi çünkü yanımdaydın
Acıydı çünkü gözlerin ıslandı karşımda tutamadım, durdura...
Ben de babasız büyüdüm.
Çocukken ne kadar da kolaydı her şey.
Düştüğün için ağlıyordun bir tek, acıktığın için veya o çok sevdiğin oyuncak sana alınmadı di...
İnsan neyi bekler? İnsan hep bir şey bekler. Doğmayı, büyümeyi, sevmeyi, yaşamayı bekler. Gün gelir ölümü bekler. Bir gün doğuşunu, dolunayı bekler. Bulutlar...
Okuyan editör ve birkaç kişiye...
Ruhu hastalıklı bir "ben". Bedenim parçalanmış, aklım köz olmuş ve hiç iyileşmeyen bu ruhumla yazan bir "ben". Hiç istemed...
Savaşın en kızgın anlarında mevziinin dibinde arkadaşına seslendi. “Ben burada ölmek istemiyorum!” Aslında o güne kadar ölümü hep düşünmüş ve ölümden zerre k...
Elbert! Nasıl anlatayım sana pişmanlığımı? Nasıl bu içimde beni kemiren hataları dillendireyim ki sana. Üstelik daha ben hatırladığımda gözümü kapatıp kendim...
Ellerimi oynatamıyorum. Parmaklarımı bile oynatamıyorum. Hele ki kafamı çevirmem imkansız. Sanki tam bedenime göre yapılmış bir tabutun içindeyim. Nasıl bir ...
Soğuk, ıssız, ızdırap verici bir karanlığa çalan geleceğimiz var. Peki bunu aydınlatmak için ne yapıyoruz? Ben ne yaptığımı söyleyeyim. Ders çalışıyorum. Bey...
Bazen, bazen oluyor ki, dedim ona, içimde bir kuş var, alıp eline vermek istiyorum. Söylediğim her söz, sabah serini yaptığım tüm bu hayatı sevme yürüyüşleri...
Dünyada yedi milyardan fazla insan var. İnternetin yalancısıyım, tek tek saymadım. Canına yandığımın çekik gözlüleri yaktı bizi yine. Yarasa diyorlar, yemişl...
Bu dünyada hep mart ayını yaşıyorum ben. Gönlümü insanlara açmak için pervane olsam da bir buluttan nem kapıyorlar. Mart ayının güneşi gibi bir bulutta içimi...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok