şimdi, bir sen ve bir ben buradayız bir caddenin sağdan ilk girişinde
her yerde topraktan, gökten ve ağaçtan çok varsın,
ben aslı gibidir kağıtlar gibi hiç...
bulutlar ne varsa içlerinde kalan dökecekler birazdan,
içimin sızısının yakınlığından anlıyorum.
hanımeli çiçek açmıştı ben de biraz ağrısızlaşmıştım,
uza...
getirdiğim şeyin güzel olduğunu söyleyebilirim şimdi sana.
gözlerimi bile kırpmam, güneş kadar yalancıyım, sor.
bir sürü evin içine girdim, hiç de utanmadı...
benim gözümün önünde öldürdün,
hepsi biz oradayken oldu.
suçlu aramak adil değil.
bir mahalle bile sorumlu olabilir bundan,
bir apartman kapısı,
kimseni...
buraya zar zor geldim -biliyorsun,
nehrin kıyısına.
ürkek adımlarımı senin gözerinin içine bakmadan attım.
kalbim bir yerlerden yırtık,
hüzünlerim öyle b...
annem ve babam yine gitti. biz yine tanıdık ve hiç ısınmayan bir kimsesizliğin pençesine düştük.
Ne günler geçirdim, yoktun. Bazen öldün sandım, bazen ölmü...
dalım kalmadığı için mi-
bütün bu mutsuzluğa sesimi çıkarmadan başımı eğiyorum?
bir kaburgam kalmayana kadar eğiliyorum,
öyle vursalar da biraz kemiklerim...
genç ölmemeye kızgınım,
yaşama uğraşı sabahtan sabaha çığlık çığlığa artıyor.
yaksam mı yıksam mı bütün kelimeleri, şu eşyaları.
bilmiyorum bildiğim tü...
bir sokakta mahsur kalmışım gibi yollarda gezinip duruyorum,
göğümü yitirdim sonra da sabahlara olan inancımı.
bir umut arıyordum, daha çok olmadı.
hemenc...
Olmuyor, özür dilerim,olmuyor işte. Yapamıyorum ben, bilmiyorum, anlamıyorum, anlamlandıramıyorum, nasıl yapabilirim, yapamam, zaten kimseye de 'ben yapabili...
bir sonun uğultusu neye benzer?
daha önce hiç düşünülmemiş fikirlere benzer.
gidilmemiş yollara benzer mesela.
bir evin tam terk edilmeden önceki haline b...
beni yokluktan sen var ettin, nasıl unuturum?
nasıl unuturum ellerinden saçlarıma düşen o ince merhameti.
şimdi bir günün en iç boğan sabahında bütün anıla...
bir hınç dünyaya getirdi beni,
tanımadığım bir mahalleden, sorumlusu olmadığım bir nefretten doğdum.
kimse birbirine düşmanı göstermezmiş
birbirine dimdik...
Hep yanlış şeylere meylettim:
İçip sızmayı seviyordum, yoksuldum, bir inancım yoktu, yarın için yaptığım planlarım yoktu, arka arkaya şevkle savunduğum fiki...
her şeyi biraz ölümsüzleştiren bakışlarını düşünüyorum,
kirpiklerinden dünyaya hiçbir okyanusun turkuazı yayılıyor.
belki diyeceğiz bir süre
gidilecek yer...
içime döneceğim,
ama hangi yolla?
bazen bir gün sadece olur ve biter,
-sadece bir gün olsa, ben bile katlanırdım.-
ezilen her yanımı bir zırh gibi üstüm...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok