Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
Ne kadar yorgun uyanıyoruz değil mi sabahlara artık; adeta bu sabahlar bizim değil…Ahlaki normların ve egemen erklerin aynı kalemle çizdiği sınırlara kendi d...
Bir tasvirin sonsuz boşluğunda o çehrenin hayali eşrafında toplanan bi sonsuzluk bulutunun üzerinde derinlere sürükleyen bir özlem ve acı yaşanamamış buruk b...
ve sessizlik. çok sessizdi ev. sadece ayak uçlarımızın sesi. tüm o kalabalık gitmiş, renkler yeniden geri gelmişti. seksen metrekareye ne sığabilirse sığdırm...
Zaman, bir sigaranın kendiliğinden yanması gibi, durmaksızın akıp gider. Bir sigara yandıkça, küllerine karışan her bir parça, hayatın ne kadar kıymetli oldu...
Güneşli bir sonbahar sabahında, ormanın derinliklerine adım attığında, her şey sessizdir. Ağaçların yaprakları, sonbaharın sarı ve turuncu tonlarında rengare...
Yorgunuz ve uyuyoruz. Üstelik yataklarımız da hiç rahat değil... Aklımızda "acaba yarın üzerinde uyuyabilecek bir vatan toprağımız olacak mı?" sorusu dönüp d...
Caddenin işveli bir güzelliği vardı. İnsanlar, sanki caddenin büyüsünden kopmak istemez gibi, telaşla işlerini halledip yine caddeye geri dönüyorlardı. Ben d...
Aşık olmayana aşk kuru bir kelimeden ibaret. Yarı palavra yarı safsata...
-Elif Şafak/ Aşk-
Eğer onu tekrar karşıma alıp konuşabilseydim, onu ne kadar sevd...
Gözlerin karanlığa alışmış, bedenin yorgun, ruhun bitkin. Ellerinin acısı, yorgunluğun arasında kayboluyor. Ama durmuyorsun. Çıkmana çok az kaldı, bunu biliy...
Bekliyorum, bir şey yazmanı, açıklama yapmanı veya ne bileyim işte ne düşündüğünü söylemeni, oysa sen beni hiç görmüyorsun, önemsemiyorsun, ben de garip bir ...
Geçmiş, hayatımızda derin izler bırakan anılar ve tecrübelerle doludur. Ancak, ne kadar özlersek özleyelim, geri getiremeyeceğimiz bir zamandır. Onu değiştir...
Serin ve de kararlı bir yağmurun altında,
Beyazıt çınlıyor şimdi,
Tam da ikindi ezanında,
Sence de tuhaf değil mi?
Bir tebessüm, ne çok keder biriktiriyo...
Müjgan yalnızlığını eski bir yorgan gibi üzerine örtüyor bugünlerde. Tir tir titriyor. Elinde avucunda bu yırtık pırtık yorgandan başka hiçbir şey kalmamış. ...
ait olmak ya da olmamak. içimden, tüm dünyaya ırmaklar gibi akan ışıklar, yüksek sesler, kahkahalar, devamlı bir sallantı hali… kendi dünyasını taşıyamaması ...
gözlerimi kapattım. yavaşça içime akmasını bekledim gecenin. içim geceyle, onunla dolsun istedim. ve güneş tekrardan doğmasın hiçbir zaman, yakmasın içimizi…...
Hâlâ öldürmeye duyulan o sinsi istek
İnsanı insandan uzaklaştıran,
Ve karşı çıkmak katliamlara .
Hâlâ ilk günkü gibi başabaş gidiyor.
Bir insanin bedeni...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok