Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
"Tutsaktı işte yüreği. Hiçbir yere gidemez ve gezemezdi. Talih onu tekerlekli sandalyeye mahkum etmişti. Arkadaşları gibi oyun oynayamaz, koşamaz ve yürüyeme...
Caminin önünde Ahmet Bey’e bakıyorum. Geçen hafta annemi ziyarete geldiğimde yine caminin önündeydi. Mahallenin ihtiyarlarıyla oturmuş, ezanın okunmasını bek...
Adam, Eve'i seviyordu. Onu kollarına alamamasının, gözlerine bakamamasının, nefesinin sıcaklığını duyamamasının önemi yoktu. Adam, Eve'i seviyordu ve bu deği...
Üşüdüğümde gözlerini kapat üstüme. Belki tekmelenirim ama korkum yok. Gözlerinde gezinen yorgun haramiler bana zarar veremez. Yüzyılların verdiği bereket ile...
İki tarafımın meşe ağaçlarıyla ve ilerisinin de çiçek böcek kaynadığı bir parkta, bozuk bir patika üstünde yürüyordum. Düşünüyordum, derince düşünüyordum; bu...
Adam her zaman ki gibi aslında hiçbir zaman kurulu olmayan sofrasında oturup çürümeye yüz tutmuş yarım domatesini yiyordu.
Ve domates ne kadar çürümüşse ada...
Lambaların bile terk ettiği bir köprüde oturuyordu. Köprü, karanlığı üzerine gömlek gibi giyinerek asıl rengini gizlemişti kimseden. O an o vakit köprünün ke...
Soğuk ve soluk bir mezbaha. Türlü türlü hayvanlar asılmışlar tavana. Kiminin kalbi sökülüp alınmış göğsünden, kiminin de bağırsakları çıkarılmış miğdesinden....
Rıza, uykusundan sıçrayarak uyandı. Yine o... Metalin metale çarparken çıkardığı o uğursuz, bunaltıcı ses...
"Siktiğimin bakkalı..." diye söylendi. "Her ...
Ambulansa bindirirlerken “Aman!” dedi Mustafa amca “Pötürüm düşmesin, boynuzlar görülür.” Sağlık memuru “Ne boynuzu amca?” dedi, “O karı,” dedi, “O karı yok ...
Oldukça keskin bir yanık kokusu sarmıştı tüm mutfağı, koşarak ocağın yanına gittim. Geç kalmıştım, bir kısmı çoktan yanmıştı. Yanmış parçaları kaşıkla çıkard...
Gözlerini her kırpışında kirpikleri rahatsız edici bir şekilde birbirlerine vuruyordu. Yüzünü buz gibi bir su ile yıkamak hayali, uykuya devam fikrine galebe...
Cezvenin altında yaz esintisiyle dans eden alevleri bir hipnoz gösterisindeymiş gibi seyrediyordum. Bir an için ateşin sıcaklığına dair koşullanmışlık beni g...
1981’de, bir yerde yine sabah oluyordu.
Ve…
Güneş acıma duygusunu yitirmiş bir şekilde doğuyordu. Ve ihanet etmişçesine gün sonu batıyordu. Bu hep böyleydi...
Şekilci bir ruhun şekilsiz hayatından karelerle geçmişe yaptığı minik dalışa son verdi. Usulca uzandı her gece soğuk terlerle uyandığı yatağına. Hayatının bü...
Minik bir ışık topu, kendisini bir anda alabildiğine karanlık bir evrende bulduğunda hiç ses duyulmadı.
Başlangıçta bu koskoca evrende tek başına olduğunun ...
Koştu, o kadar uzun süredir koşuyordu ki ciğerlerine çektiği her nefes bir bıçak darbesi gibi canını yakıyordu. Gözleri kararmaya başlamıştı yeterince uzakla...
Bütün gün öyle çok çalışmıştı ki akşamüstü için arkadaşlarından gelen buluşma çağrısına "evet" demek gelmiyordu içinden. Oldukça içine kapanık bir çocuktu Ar...
Amerika’dan yeni dönmüştüm. Yerlilere ait hatıratları kovalamıştım Amerika’da. Kıtanın keşfi söz konusu olduğunda birçoğunun yüreği gururdan kabarırken; kıta...
- Bilmiyorum. Sanırım bir bahar ayıydı. Serin bir yel, mis kokulu çiçekler vaktiydi işte. Ben anlatıyordum o dinliyordu.
- Ne anlatıyordun peki?
- Hani he...
Herhangi bir zaman diliminde, evrenin bilinmeyen bir köşesinde "Her Şeyin Ülkesi" adlı bir yer vardı. Orada henüz İstanbul defalarca kuşatma yaşamamış ve el ...
24 Kasım 2014
Kapıyı açtı. "Neredeydin?" dedi. Afalladım, "Geldim ya işte buradayım, görmüyor musun?" diye sitem ettim. Üste çıkmak için elimden gelen her ş...
Senin kitle hakkında ne düşündüğün önemli değil. Sen bir vızıltısın. Haksızlıkların ve işkencelerin yapıldığı, suçsuz insanların cezalandırıldığı bir coğrafy...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok