Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
Kendi ayak izimle "aşındırdığım" o yolları asla değiştirmedim. Hep aynı merdivenleri çıktım, aynı ağaçları gördüm, aynı insanlarla selamlaştım ve hep aynı ha...
Sapkın bir merhamet bu bendeki. Kör ediyor durmadan beni. Affedişler kurutuyorum elma ağacında. Tüm kötülüklere gül uzatıyorum. O tokat atıyor ben yanağına b...
Siyah gömlekli polis memuru masaya vurdu ve; “Neden öldürdün lan?” diye bağırdı. Üç yüz kilometre hızla duvara çarpan bir araba gibi sallandı sorgu masası. K...
Tabelada görüldüğü gibi çok eski yıkılma tehlikesi olan bir binanın küçük bir kafesi andıran penceresi... iç açıcı hiçbir şey yok. Çatlak sıva, gri bir duvar...
Günler uzadı
Beklentiler uzadı
Hayaller uzadı
Yol uzadı
Sabır uzadı
Çare uzadı
Kısacık kelebek ömrü
Günler uzadı
Önümde duvarlar, setler uzadı...
Gözlerim açık bir şekilde dolaşmak bazen çok zor geliyor. Odağım o kadar kayboluyor ki, hiçbir şeyi net göremiyorum. Üstelik bu benim için son derece sıradan...
Günümüz dünyasında birçok kelime ve kavram içleri boşaltılmış bir şekilde dillere pelesenk olmuş durumda. Direniş, eşitlik, özgürlük, adalet vb. sözcükler sa...
Yarın 11 Kasım. Yas gününün ertesi günü. Tekrar tekrar söylemekten yılmayacağım en önemli şey, 10 Kasım’da ne hissettiğimiz kadar 11 Kasım’da nasıl harekete ...
Yoluna koymaya çalışırken bir şeyleri; göründüm bir kere, kim ne der bilmem ama niyetim dosdoğru ne sağa ne sola sapmadan gitmekti öylece. Ellin ayağın dolaş...
Ne kadar yorgun uyanıyoruz değil mi sabahlara artık; adeta bu sabahlar bizim değil…Ahlaki normların ve egemen erklerin aynı kalemle çizdiği sınırlara kendi d...
Bir tasvirin sonsuz boşluğunda o çehrenin hayali eşrafında toplanan bi sonsuzluk bulutunun üzerinde derinlere sürükleyen bir özlem ve acı yaşanamamış buruk b...
ve sessizlik. çok sessizdi ev. sadece ayak uçlarımızın sesi. tüm o kalabalık gitmiş, renkler yeniden geri gelmişti. seksen metrekareye ne sığabilirse sığdırm...
Niçin sen yaratmadın bu dünyayı?
Ellerinin mesut işaretlerinden
Daha güzel doğardı eşya!
Daha zengin olurdu aydınlık
Kendi karanlığından çağırsaydı se...
Zaman, bir sigaranın kendiliğinden yanması gibi, durmaksızın akıp gider. Bir sigara yandıkça, küllerine karışan her bir parça, hayatın ne kadar kıymetli oldu...
Güneşli bir sonbahar sabahında, ormanın derinliklerine adım attığında, her şey sessizdir. Ağaçların yaprakları, sonbaharın sarı ve turuncu tonlarında rengare...
Yorgunuz ve uyuyoruz. Üstelik yataklarımız da hiç rahat değil... Aklımızda "acaba yarın üzerinde uyuyabilecek bir vatan toprağımız olacak mı?" sorusu dönüp d...
Caddenin işveli bir güzelliği vardı. İnsanlar, sanki caddenin büyüsünden kopmak istemez gibi, telaşla işlerini halledip yine caddeye geri dönüyorlardı. Ben d...
Aşık olmayana aşk kuru bir kelimeden ibaret. Yarı palavra yarı safsata...
-Elif Şafak/ Aşk-
Eğer onu tekrar karşıma alıp konuşabilseydim, onu ne kadar sevd...
Gözlerin karanlığa alışmış, bedenin yorgun, ruhun bitkin. Ellerinin acısı, yorgunluğun arasında kayboluyor. Ama durmuyorsun. Çıkmana çok az kaldı, bunu biliy...
Bekliyorum, bir şey yazmanı, açıklama yapmanı veya ne bileyim işte ne düşündüğünü söylemeni, oysa sen beni hiç görmüyorsun, önemsemiyorsun, ben de garip bir ...
Geçmiş, hayatımızda derin izler bırakan anılar ve tecrübelerle doludur. Ancak, ne kadar özlersek özleyelim, geri getiremeyeceğimiz bir zamandır. Onu değiştir...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok