Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
Ağacın yaprakları sanki gökyüzünden acele ile süzülerek, bir varlıktan kaçarcasına büyük yuvarlaklar çizerek iniyordu. Kendini ayaklar altına alan ve taşımak...
Adam karısını işten aldığında akşam şehre yeni çöküyordu. Gözlerini ovuşturarak esnemeye başladı. Kaç haftadır doğru düzgün uyku uyumuyor, yemek yiyemiyordu....
Soğuk bir pazartesi sabahıydı. Hikmet Ağa, tarladaki ürünleri korumak için işçilere talimatlar veriyor; yüzündeki asabi ifadeyi ve kalın ses tonunu fark eden...
Kudretli dağların yamaçlarına kurulmuş bir düzine dağınık evden ibaret kasabanın üstüne yılın ilk karı yağıyordu. Şehir gürültüsünden ve imkanlarından uzak b...
Genç oğlan, “Bir bira daha alırım.” dedi barmene. O akşamki üçüncü birasıydı. Her cuma olduğu gibi hep geldiği sakin bara içip kafayı bulmaya gelmişti. Cuma ...
1.
kiliseden bara çevrilmiş bir mekân. adı Church Bar. Dublin’de bir sabah baş ağrısıyla uyandım ve doğruca Church Bar’a gittim. içeriyi izledim ilkin. duva...
Çoğu erkek çocuğu gibi ben de hayatımın belirli dönemlerinde babamla sorunları olan biriydim. Bizimkilerin boşanmış olmasının etkisiyle babama karşı olan öfk...
Boktan bir döneminde son çare tutunup sarıldığı ve dört yıl boyunca kullandığı ilaçları bırakalı üç ay olmuştu. Zihnine kelepçe vurulmuş gibi hissediyordu ku...
Gecenin kokusu özlemlerimi andırır. Bu benim yaralı bir kuşu sevişimi anlatır gibi gelir bana. Ben aklımı hiç susturamam. Uykularım yeni bir uykusuzluğa uyan...
"Ay'ın Oğlu hikâyesini bilir misin?"
Bir pazar öğleden sonrasıydı, üç yıldır her pazar öğle sonrası olduğu gibi beraberdik. "Bilmem."
Aslında bilmesi gerek...
Yüzümü suyunla akladım, bu kavgadan alnımızın akıyla çıkmak nasip olsun deyû!
Hasır sandaletlerini çıkarmış ayaklarını dinlendiriyordu su kenarında. Ulaktan...
Ulak Dergah’ı.
Tek odalı, küçük, kerpiç bir dergah. Çatlamış duvarların arasında içi kuru otlarla doldurulmuş dört döşek. Bugün o dört döşekten yalnızca ...
Bir mağara kapısını andıran koca ağzını sonuna kadar gererek esnedi. Sol elinin tersiyle ağzını kapatması gerektiğini çoktan unutmuştu. Muhakeme yeteneği var...
Güneşin o haşin sıcaklığı, yeni dökülen katran tabakayı daha da sıcak hâle getirmişti. Arabaların o yuvarlak çarkı öyle hızlı dönüyordu ki gözleri çalkalanıp...
Altı veya yedi yaşlarında, köyde, televizyondan uzak, tek eğlencesi köyün içinde ipi kopmuş dana gibi gezmek olan, geceleri ise sessizce annesinin dizinde, e...
Ben küçükken Kemal abinin Umut’a ekmek götürmek için bulamadığı parayı Eşref abinin her akşam Nevşehir’in kıymetli bağlarından doğma şaraplara nasıl bulduğun...
Gözlerim karanlığın komalı ezgilerine vardı nihayet. Gidiyorum. Arkamda leş gibi bir geçmiş ve meczupların parmak izlerimden yaptığı resimleri bırakıyorum. H...
Ben, sevgilisinin omzuna başını koyarak cennette olduğunu zanneden bir adamın altı parçaya böldüğü fotoğrafım. Umutsuzluğa hapsolduğunda öfkeyle ve özensiz b...
Genç kız odasına girdi. Düzgünce örülmüş saçlarını açtı, taradı, tokayla sıkıca bir atkuyruğu yaptı, kıyafetlerini değiştirdi. Masasına geçip saatlerce ders ...
Dualar acımı dindirmiyor. Kaldığım yerden başlıyorum her sabah acıya. Hiçbir şey bana yardım etmiyor. Bir kurtarıcıyla karşılaşmıyorum sokaklarda. Sinemaya k...
Temmuz kafasının içindeki sesle kıyasıya bir yarış halindeydi, en mutlu anlarında bile bu ses, şehre aniden gelen bir yabancı gibi çıkageliyor; o an kendini ...
Rüzgârlı ve soğuk bir gecede bilmediğim bir şehrin sokaklarında aç biilaç dolaşırken bir köşebaşında kör bir dilenci, kalbime karşılık bir somun ekmek vermey...
Bir haftayı daha ne yaptığını anlamadan bitirmişti. Her hafta sonu onu bulan aynı sıkıntıyla, oturduğu masanın arkasında kalan pencereye dönüp uzunca bir sür...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok