Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
Düşüncelerim sancı olarak iniyor yüreğime. Her bir düşünce birikerek daha çok çökertiyor yüreğimi. Yüreğimdeki acı tüm bedenimi sarar oldu. Karartılı düşünce...
Ses yankılandı, kapı kapandı, su odaya doldu. Yüzüm avucuma aktı, mum eridi. Kibrit söndü, baykuş öttü. Aklımdan birini darağacıma çıkarttım. Sonra sallanan ...
“Canını yakmayacağım.” Canımı yak, kalbimi kır ve kanımı dudaklarınla temizle. Büyük ve kemikli elin çenemle boynumu sıkarken duvara yasla, saçların dağınık ...
İstemem sesinizi. Kitaplara sığdırırım kaoslarımı. Duymam, duyamam, hepsi birer cinnet paralelleri.
Avuç içlerimdeki çizgilerden akar yaşanmışlık denen o yo...
Bekledim. Hayatım boyunca bekledim. Kalbimin soğukluğu titretirken bedenimi bekledim. Ağaç karaltısında, durakta, evde ve aklımın, hayalimin almadığı binlerc...
Burnumu bir portakal kokusu sarmalarken uyarıldı beynim. Koridorun sonu hızla yok olurken sol adımım sendeledi. Dümdüz ileri bakmaya devam ettim. Beni sarsac...
İnsan susar, göz yumar. İnsan ağlar. Korkar. Suçsuz olmasına rağmen en çok ve çoğu kez sadece kendine kızar.
Ben küçüktüm, küçücüktüm. Öylesine az yer kapla...
Uzun ve ince bir selvi... Islık çalıyor dalları arasında usul bir rüzgar. Ve bin bir parçaya ayırdığım bu kara kalple bekliyorum selvi altındaki boş mezarımı...
Hırıltılı boğazlar arasında dolanır ve aşağılara inermiş kara yılan. Sessiz ve usulca süzülürmüş dudaklardan içeri. Göğsümü yumruklarken kalbim, yüzyıllarca ...
İlk hatırladığı şey onun “fanus” olarak adlandırdığı, yaşadığı yerin dışındaki yıldızlarla dolu uzay boşluğuydu. İnsan gördüğünü sanmıyordu ama onları çok me...
koşturmaca içinde yalnızlığımı sorguladığım ceset günlüğüme hoş geldiniz, yeniden!
18 mart günü ölü bulundum, bu defa kimsenin kollarında değilim. yusuf gib...
İçinde karanlığın, diz çökmüş kadın,
Dizleri arasında, ağırlaşmış kafası.
Karanlığın çimentosu, katranı,
Demir temelleri ve siyah tuğlası,
Dik tutamayaca...
Görüyorum ki yıllar almış senden,
Ne olduğunu dahi bilmediklerini,
Bir katakulli edip fark edemediklerini.
Bilirim, bilmezdin gözlerindeki ışığın söneceği...
Yalnızlığım kadar sevdim karanlığı
Sımsıkı tuttum gecenin ellerinden
Güneş doğmasın, istemem aydınlığı
Beni almasın bu ayın gölgesinden
Dünyamın pencer...
“Gözlerimdeki yaş kalbime değmezse, ruhumdaki firar yollara dökülmezse, içimdeki telaş bana bir şeyler söyletmezse ben olabilir miydim?” diye soruyor kendine...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok