Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
zahir ölümü düşledi.
karla örtülü bu dünyada bir kefeni olsun istedi.
yıllarca çektiği acılar dillensin, parmakları iyileşsin diye.
boğazının düğümü çöz...
Sarı arabasının hızla çarptığı kapısına, sıkıştı elbisesinin koyu yeşil fırfırı. Birbirinden ayrıldı fırfırın iplikleri bedeninin hızına dayanamayıp…
Koşara...
Ilık o sonbahar akşamında yine sandalyesine oturmuş kitabında bazı yerlerin, sanırım önemli bulduğu noktalardı, altını çiziyordu. Kımıldadığında sandalyesind...
DÜNYA ŞİİR GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN BuBiSanat kullanıcıları. Kaleminiz sağlam, şiirleriniz bâki olsun. Şiirin Türk Edebiyatındaki tarihçesi ile ilgili kendi çapım...
Günlerden Salı, vakitlerden ikindi. Öfke ile topuklarını ezmek pek adeti olmasa da, öfke ile topuklarını ezerek sokağın başından içeri girdi Servet Efendi. D...
Duygularının ve duyularının tavan yaptığı dönemde karşısına çıkan bir adamı derinliklerinde fazlaca büyütüp fazlaca anlamlar yükleyen bir kadının akıl almaz...
Benim öyküm kısacık ömrüme şu şekilde sığdı: Halil Yiğit Gök dünyaya geldi. Nasıl olduysa bu çocuğun kalbine edebiyat aşkı düştü. Eli kalem tuttuğu günden ba...
Ben Güzelim ama
biri bana dediği için değil,
Güzelolduğum için,
Çiçek gibiyim Evet,
Ama dikensiz değilim,
Özgürlüğü çok Severim,
Toplumun bana verdiğin...
ve sana
-evet sana-
ve bastığım toprağa, altında yatan yakılmış cadılara ve onu yaratana, şu ciğer rengi gökyüzüne ve demlik demlik bağırışlara, son kalan ...
Sam yeni taşınmıştı, tek başınaydı... Yaşanmışlıklarını, dostlarını ardında bırakıp gelmişti Halen'e. Her insan o yaştan sonra yeni ufuklara yelken açamaz, d...
Su misali yalnızlığım
Kimsesiz , akıp gider
İnce bir gül dalıyım suyun ortasında
Yalnız , savunmasız , çığlıksız...
Dudaklar kıpırdar , kalp susar
Sul...
Yıllar sonra yalnızlıkla döllenmiş bir odanın en bereketli yerine suretini hatırlattı. Yeleğinin cebinden gelen düzensiz ce...
Güneşin doğuşuyla açtığım ofisim uzun bir binanın yedincikatındaydı. Her sabah olduğu gibi o sabah da iki dereotlu poğaçamla açtım kapıyı. Masamın manzarası,...
Bu dünya için yaratılmış,
bu dünya için olmayansın.
Bu dünyaya kopup düşen,
bu dünyadan ayrı düşünensin.
Bu dünyada yüzeyde yüzenlerin arasında,
dipten ...
Yoksulduk. Aslında, taşranın bolluğu şehrin yoksunluğuymuş. Öyle anladım bulanık bir şehre göçünce. Bir bavul bile etmeyecek yükümüz, içinde; bir basma etek,...
Düştüğümüzden beri ağlıyordu. Onunla konuşmam gerektiğinin farkındaydım.
‘Yeter artık dedim ağladığın. Yapacak hiçbir şey yok. Melek değilsin artık ve cenn...
En çıplak zamanıdır günün
Gece uykuya sımsıkı sarıldığında
Açılır birer birer ağır demir kapılar
Yaralar volta atmaya başlar
Tutsaklığın avlusunda
Düny...
Orta yaşlı bir kadın hafifçe omzuma dokundu kendi kendine konuşur gibi belli belirsiz bir sesle fısıldadı "Pardon burası ölüm kuyruğu mu?" Ne diyeceğimi bile...
Koşar adımlarla metroya doğru ilerliyordum. Bu treni de kaçıramazdım. Daha hızlı inerim diye yürüyen merdiveni bu kalabalıkta kullanmak aptalcaydı. Adımlar...
Ekoseli bir koltuk, gri hatırlıyorum onu,
Bilmezdim üzerinde ki renklerin ismini.
Ne anlattığını bilmediğim haber bültenleri,
Çay içilir yemekler yenir,
...
Dünya çok kirli
Bir kediye kıyacak kadar
Şerefsiz
İnsanları ölüme itecek kadar
Gözü dönmüş
Savaşlar
Artık ordularla değil
Çocuklarla yapılacak kada...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok