Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
Koğuşun meydancısı olmak koğuşun şamar oğlanı olmaktan ziyade iyidir. Mocan, bunu çok iyi bilir. Dün koğuş ağasından yediği iki sille ile bunu tekrar hatırla...
Sıradan bir ilkbaharın sıradan bir okul gününde sıradan beyaz gömleğimi, sıradan koyu lacivert ceketimi, sıradan koyu gri -paçalarını daralttırdığım- pantolo...
Güneş, ağaç tepelerinden kırılıp parça parça toprağı boyuyordu. İki gölge arası serinliyor, yer yer duraksıyorduk. Yürümeye devam ederken gömleğimin bir düğm...
Sabah olmasına karşın ayaz mı ayaz deli bir soğuk adeta tenimi kesmiş vaziyette. Elimin sırtı çatlamış, ince bir kan sızıntısı kupkuru kesilmişti. Sırtım saa...
Kırk yaşında, saçlarına kır düşmüş, biraz yakışıklı, dert çekmiş görünmeye pek beceren Aziz o kadar uzun zamandır yürüyordu ki kendisi bile bu zamanı bilmiyo...
Yemyeşil çayırların arasında bulduğu pırıl pırıl kılıç, pek çok sebep yüzünden orada olabilirdi... İsyancıları kovalayan askerlerden biri düşürmüş olabilirdi...
O gün eve döndüğümde, annemi koca bir tencere çilekle beraber mutfakta bulmuştum. Ayakları paslanmış plastik bir masada çocukluğumun bütün haşarılıklarına şa...
Sonunda gelmek bilmeyen Americano gelmişti. Nesim kahvesini yudumlarken ben ise içip içmemek konusunda tereddüt duydum. Kokusunu burnuma dokundurunca oldukç...
‘’Polinomun çift dereceli terimlerinin katsayılar toplamı ile tek dereceli terimlerinin katsayılar toplamının çarpımı kaçtır?’’ Diye sordu Sezai, karşısında ...
Ayhan evinde yine sıkıcı, daraltıcı bir günü geride bırakmak üzereydi. Her şeyden sıkılmıştı. Evden, duvardan, tavandan, alüminyum folyodan, tozlu ve kıllı...
Bir gün, gökyüzü bulutlarla örtülüydü. Rüzgarın serin nefesi, ağaçların dallarını nazikçe sallıyordu. Doğa, yağmura karşı bir hazırlık içindeydi, sanki gökyü...
Ölüm yalnız senin değil, hepimizin Sigurd.
Bu kanlı toprak, bu eller, hepsi bizim.
Gel gidelim bu diyarlardan,
Baştan aşağı altından memleketler kuralım p...
Henüz gün doğumuna daha iki saat vardı. Sokak lambaları kendini aydınlatmaktan bile acizdi. Öyle bir karanlıkta, ezbere bildiği yollardan geçiyordu yine. Tek...
Bildiğim kadarı ile yazarın Türkçe'ye çevrilen Bağlar ve Şaka dışında kitabı yok. Lütfen bütün kitapları çevrilsin.
Kitaba gelecek olursak, kitap bize yeni ...
Kaskatı kesilmiş vücudu hareket edemiyor, nefes almakta zorlanıyordu ölüm döşeğinde. Yanında büyüyen torunu elinde bir salkım üzümle geldi baş ucuna. Bir üzü...
Zaman algısını yavaş yavaş kaybediyordu. Her gün sanki birbirinin aynısıydı. Bir diğer güne geçtiğini, aydınlık ve karanlığı takip ederek algılayabiliyordu. ...
Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi'ni okuyup beğendiyseniz bu kitap size çok iyi gelecek. Güzide Sabri Aygün'e ait ne kadar kitap varsa temin ettim. İncelen...
Pencerenin dibindeki koltuktan kalkıp ağır adımlarla, sızlana sızlana, daktilosunun başına oturdu. Yaşlılıktan olsa gerek şu kısacık mesafeyi yürürken nefes ...
İki saatte çok rahat çok akıcı bir kitap. Konu hiç sarsıcı değil bu arada. Bazen böyle kitaplar okumak gerekir.
Kitap 1942 yılında yazılmış. Yazar Güzide Sa...
Gel,
Mahşeri birlikte yaşayalım.
Seni görünce...
Arafta kalıyorum.
Kıyamet kopuyor
Kalbimde;
Hayatımdaki en ince çizgimsin.
Sur müziği eşliğinde,
Dan...
Betonun belleği yoktur. Üstüne basan insanların hangi makamda olduklarını, ne kadar maaş kazandıklarını, en son hangi kitabın altını çizdiklerini bilemezler....
Ölen hep insan mıdır?
Yani sadece bir beden midir ölen?
Hayvan, bitki, taş ve ruh…
Seferberlik ilan etse bunlar.
Bizim de ölümümüz var diye.
Şaşkınlıkta...
Seninle sahilde oturuyorum
Gece vakti, dolunay ve dalga sesleri,
Her şey yolunda.
Gökyüzünde bir bulut var...
Tüm güzellikleri bırakıp, ona bakıyorsun ve...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok