Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
Çöker geceme bilinmeyen kelimeler. Açmaya çalışırım derin sularda gözlerimi. Aralamaya çalışırım bin dikiş vurulmuş ağzımı. Kaskatı kesilir vücudum en soğuk ...
Esneklik?
Bedenimin, ruhumu kabullenip ayaklarına kapanması gereken meseleler var. Uçuruma bakıyorum ama Nietzsche haklıymış: " Uçurum da bana bakıyor." Ya ...
Depresyon...
Eksik dalı olduğunu fark eden ağaç, günler, aylar, belki yıllarca o eksik dalını arar.
Yolda karşılaştıkları ondaki eksikliği hep hatırlatır....
Herkes kimi zaman birinin ya da birilerinin en değerlisi, en sevdiği olmak istemiştir diyerek başlıyorum söze. Yeri gelmişken söyleyeyim, hayat sadece kendin...
Mavi ayın ışığı suyun yüzeyinde ışıldarken, keder gemisinin ulu ve bilge kaptanı güverteye çıkmış, uçsuz bucaksız okyanusu izliyordu. Ne kadar büyük, ne kada...
Boğulmak korkunç bir deneyim. Sizi yavaş yavaş içine çeken karanlığın içinde debelenirken suyun ciğerlerinize yaptığı baskıyı hissetmek... Bu deneyimi tarif ...
"Yaşadım" diyebilmen için. Nasıl deriz "Yaşadım"? Ya da "Yaşadım" diyebilir misin? Ben diyemiyorum. Geçtiğimiz geçemediğimiz acı, çaresizlik, öfke barındıran...
Yüzlerce kitap okumuş olmak yetmiyormuş bazı duyguları ifade edebilmeye. Binlercesini okumuş olmak isterdim sana içimdekilerini dökebilmek için. Binlercesini...
Gerçeği sınayacak somut bir verinin olmadığı bu hiper gerçekçi çağda, isteyen herkes istediği şey olabilir.
Yazar, romanında karakterine istediği hayatı ver...
Bir zamanlar bir kâşif vardı. Bu bendim! Seninle işte o zamanlar karşılaşmıştım. Çok nazlı ve kendini merak ettiren bir yapın vardı. Kimse senden bahsetmez, ...
Yavaş yavaş, içime döküle döküle geçiyorum bir kışı...
Bitti işte kış...
Artık nergislerin ve bademlerin zamanı...
Her şeyden habersiz ve her şeyden sıyrı...
Yavrusu aç olan kurt, avlanmaya çıktığında en ulvi amaç ve erdem olan ilke, yavrusunu doyurmaktır. O esnada barış ve etik kavramları yoktur. Tek başına doğay...
Kalabalık caddelerde donuk gözlerle yürümek… Etrafta akan binlerce insana karşı duyulan kayıtsızlık… Garip bir his. Her şeyin anlamsız göründüğü o an ve boşl...
Düşün ki bir atım, kırmışsın ayağımı; ama çekip de vurmuyorsun beni. Yüreğimde koşma arzusu, kıvrandırıyorsun; halbuki öldürsen, öldürsen sevgilim daha mesut...
Trenin sessizliğe ışık tutan sesini duydu. Önce irkildi sonra yabancısı olduğu bu sese alışması gerektiğini düşündü. Sokaktan gelen silik bir ışığın yansımas...
Çok çabuk vazgeçiyorum her şeyden. Çünkü tutundukça daha çok kırılıyor dallarım. Bir dövme gibi yapışmış çıkmıyor korkularım. Her seferinde bahar gelmiş gibi...
Kök salmış bir yanım, umutlarımın arkasından. Yeşermiyor artık bahçemdeki çiçekler, ötmüyor kuşlar, gülümsemiyor gökyüzü...
Tam otuz yıl oldu...Uzun bir zam...
Bir gece yarısı kendimle kalmanın böyle tatlı bir nergis kokusu oluyor. Ne zaman yalnızlığıma sevinsem duman havada asılı kalıyor. Birkaç türkü bağırmaya baş...
geceler,
rasimpaşa sokağı'ndan uzun bekleyişler...
yürürüm, yol yokuş.
kulaklığımın ucundan kaçan haykırış...
caddeler konuşuyor evlerin penceresinde,
...
Tolstoy'un Anna Karanina romanı şöyle başlar: "Mutlu aileler birbirine benzer, oysa her mutsuz ailenin kendine özgü bir mutsuzluğu vardır."
Sanki mutluluk t...
Bir genç, beni sokakta yürürken durdurdu. Elime bir kağıt tutuşturdu.
“On altı yaşında, henüz hayata atılmamışken her şeyin tam yamacında olmak değişik bir...
"Ben melamet hırkasın kendim giydim eğnime
Ar-u namus şişesin taşa çaldım kime ne."
Üniversite ilk yıllarımdı. Babam melamet üzerine ince bir kitap almış. ...
Soyum tükendi benim. Bir sırça köşküm var elimde. Gayrısı yalan gelir. Bilmiyorum inançlar, doğrular yanlışlar ne üzerine kurulu. Acıdan geçenler acıtmalı mı...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok