Herkesin birazı olduğum için hiç kimsenin her şeyi olamadım. En yakınımdakilerin yanında olsam bile o anda onların yanında olmayanlar daha değerli oldu. Eski...
“Vücudun bir harita olsun ve ben coğrafi keşiflere çıkayım. Ellerim gurbeti senin teninde tatsın.”
“Edep yahu!”
“Gehenna, gehenna! Yanacaksınız. Düşündükle...
Bir karınca gibi yazmalıyım ya da bir deli gibi. İkisi arasında başka bir şey olmaz. Zaten ne farkları var ki? Bekle, bekle… Hayır, ne zamanlı ne zamansız; n...
Güzel cümlelerim bitmiş eyvah! Üstelik hiçbir zaman Pinokyo da olmadım. Gepetto ustam gettoda yaşamadığı için insanları zor bir hayatım olduğuna da inandıram...
Biz kalabalık içindeki yalnızlar, biz üç silahşördeki Dartanyan, biz altın yumurtlayan kazın üvey evladı ve biz palto hikayesindeki erimiş astar. Ne kılıklar...
Kırık bir masalım var size anlatacağım.
“Yılları unutalım” diyordu gözleri. “Tüm ödenmemiş faturaları yırtıp atalım ve boynumuzun borcunu dünyaya takalım.” ...
Korkunç bir gündü. Semada tek tük yıldız vardı. Hiçbiri kuyruğuna astroidleri iliştirmemiş, mahallenin evde kalmış ablası gibi takıp takıştırmamıştı. Mart ay...
Kendini tanrı zanneden prens, bir demet hasedi tanımlayamamıştı. Tam o sıralarda sazende neyse diye başlarken sözüne, bir neyzen tahminleri tahrik edercesine...
Bu hâlim çocukluğumda başladı diyebilirim. İlk olarak hangi tek başıma kutladığım doğum günümde hissettim bunu, o kadarını hatırlayamıyorum. Ama hep vardı.
...
Cambazın yolunda ilerlemesini sağlayan Allah’ın elinde bulunmayan sopasıdır. O sopayı değnek eyledim kendime. Düşmeyim diye aldığım değneğime tutuna tutuna d...
Perdenin kenarından bakmak için ideal bir gece. Ne mavisinden yoksun ne de senden benden yoksul. Yürümeye kalksan deve adımlarıyla on ikiyi geçer. Saat de on...
“Ben sahra çölüne düşmüş kör bir dilenciyim. Umduğum ve bulduklarım arasında hep çok fark oldu benim. Bu farkın içinde dağıldım. Her dağınıklığın içinde bir ...
Önceleri konuşamazdım. Konuşmaya başladığımda ne sular ikiye yarıldı ne de güneş batıdan doğdu. Mucizelerim bu yüzden vecizelerim oldu.
Zaman geçtikçe yolla...
Geceyi ayıkladım, birazcık gıdıkladım. Hareket kattım donmuş on ikiye. Saat sanki hep on ikiymiş gibi geliyordu ben onu götürmeden önce. Bir çerçeveden geçiy...
Alarmımı kurdum ama uyanamadım. Yediğim kültür mantarı yüzünden kültür şoku yaşadım. Karikatürize edip doğayı dağların arasından anlamsız dereler akıttım. O ...
Üşüdüğümde gözlerini kapat üstüme. Belki tekmelenirim ama korkum yok. Gözlerinde gezinen yorgun haramiler bana zarar veremez. Yüzyılların verdiği bereket ile...
Bıçak çekiyor bir İstanbul masalı. Ama üzgün, pişman, perişan. Gözleri ağlamaklı. Yine de tutunmuş bıçağa eli, son umut misali yılana sarılan talihsiz gibi. ...
Ben bir modern zaman seyyahıyım diyerek iddialı bir giriş yaparım yahut şantiyeye takım elbiseyle girerim. Şu kısacık hayatıma bakarım. Çoraplar örerim. Ayla...
O rüzgar gülüşünü getirir şimdi. Ağaçlarda meydan okuyan yapraklar göz kapağın olur. Rüzgarın kendisi zaten sensin. Yumuşaklığıyla tenin, esip gürlemesiyle s...
Zılgıt çeken bir köylüyü tasavvur edip zihnimde tasarruf ettim gülümsememden, yarın çok ağlarım diye. Çekincelerimi çekiştire çekiştire çekilmez bir hâle sok...
Beni bir kayanın üzerine bırakın. Orada yüzyıllarla sohbet edeceğim. Yıllardan alamadıklarımı misliyle çıkarma peşindeyim. Tarihi kimliklere bürünüp çoğu şey...
Ah üzerimdeki toprağın ağırlığı! Ah en saf korkulardaki basitlik! Ölülerin uykularında saydığı koyunların çobanı hey sen, zamanın devrilmiş çarkısın. Türkü d...
Sana küsmedim. Uzun süre burada olmasam da sana küsmedim. Hem ben kimseye küsemem ki zaten. Uzun süre, kısa süreli yolculuklar yaptım. İnsan gittiği noktaya ...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok