Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
Mahallede komşularımızdan ikisi Suriyeli. Dört çocuk var, en büyüğü on üç yaşında. Abdülmecit.
Bugün bir tanesi nereden getirdiyse yığınla çöp getirmiş. Çö...
Kararmış, her geçen dakika daha da kararmakta olan gökyüzü altında, çekirgelerin topluca çıkardığı seslerin arasından evine doğru yürüyordu. Yerde duran taşı...
O gün, mahalledeki tüm evlerde bir hüzün havası hakimdi. Tek bir ev hariç. Mevzubahis olan bu ev de bir üzüntü duymakla beraber, bir heyecan da beslemekteydi...
Adımlarımın hızlanmasıyla yerdeki su birikintilerine umursamadan basıp geçiyorum, sular ayakkabımın içine giriyor, pantolonumun paçalarına sıçrıyor. Artık ko...
Bugün sabah kalktığımda yokluğumu
hissettim, tatsız bir yorgunlukla doğrulmaya çalıştım. Vücudum kalksa da yataktan; ruhum, ruh gibi tavanı izlemeye devam e...
Çekinceyle marketin kasasına geldi. Sırasını beklerken bir yandan parasının aldıklarına yetmesini diliyordu içinden. Çok fazla bir şey de almamıştı. Hepsi la...
Önümde uzun ve yıpratıcı bir yol vardı. Sırtım bükülmüş bir vaziyette adımlarımı zar zor atıyorum. Ayaklarım, bacaklarım dermansız. Kafamı kaldırıyorum, sank...
Bugün de aynı sabaha uyandım. Yalnızca benim üzerimde dönüp dolaşan kara bulutlarıma “günaydın” dedim. Kaşlarını çattılar. İyi niyetten mahrum kalan insanlar...
Beni bir kayanın üzerine bırakın. Orada yüzyıllarla sohbet edeceğim. Yıllardan alamadıklarımı misliyle çıkarma peşindeyim. Tarihi kimliklere bürünüp çoğu şey...
Sevgilimden ayrıldım ben. Daha doğrusu, sevgilim benden ayrıldı. Yoksa ikimiz birbirimizden mi ayrıldık? Bir iki üç deyip aynı anda anahtarı çevirdik de bir ...
o gün geldi. cin-peri sofrasından kalktım. annemin uç uç eteğini giydim bu sefer; on iki, on bir, on yaşımdayken yüreğimde kaba tabiriyle oturan, kaba ismiyl...
Yere yeni inen sofranın farkında değildi Kör Ali. Tahta kaplamalı küçük camından, az ötedeki yer yer sararmış, kurumuş ekinlere, tarlasına ve yağmur duasına ...
Bu sabah uyandığımda pencereden dışarı baktım. Bugünün de herhangi bir gün gibi olduğunu anımsadım. Dün ne yaşadıysam muhtemelen bugün de onu yaşayacaktım. D...
Gecenin bir yarısı uyanmıştı yine. Her seferinde yaptığı gibi çatı katındaki evinin üçgen penceresinden bakarak saati tahmin etmeye çalıştı.
'İnsanlar tek t...
Loş sarı bir ışık. İzlemek istiyorum ışığın geldiği yeri. Kendi bulunduğum yerden daha fazlasına ihtiyacım vardı. Ancak loş sarı ışığın kaynağının bana tam o...
Evden çıkarken ceplerimde "Nereye gidersem gideyim, buradan yeğdir." düşüncesinden başka bir şey yoktu. Telefon, cüzdan, ulaşım kartı... Bunlar tamam. Ancak ...
Akşam gezmelerinde saymaya başladığım yıldızlardan beklentim yoktu ilk başlarda. Belki de yalnızca onlardan yoktu. Yanımdan geçen arabalardan, insanlardan va...
Acı. Çiseleyen yağmur. Acı. Çamurda çıkan ayak sesi. Acı. Yanından geçen kadından gelen sigara ve ağır parfüm kokusu.
Birkaç bin adımdan sonra kalenin tepes...
’’İnsan neden korkar yalnızlıktan? Neden illaki yanında birisi olsun ister? Derdine, kederine, sevincine, neşesine mutlaka birisi ortak olmak zorundadır sank...
Metruk bir evin içinde kayıp ruhumu arıyorum. Gözlerim, her köşeyi izliyor. Kendime ait birtakım şeyler bulma isteği yerimi durmadan değiştirmeme neden oluyo...
Hastanenin kapısından girdim. Bilirsin, klişe bir laf vardır. ‘’...Buraya sağlıklı giren, hasta çıkar…’’ Ben yoldayken hastalanmaya başladım. Fiziki bir raha...
ellerim ıslaktı. yazdım, sildim, oynadım. önümüzde küçükçe, pitili bir masa örtüsü, üstünde iki incir ve bir fındık vardı. "canım," dedi, "bir teknedeyim ve ...
Temmuz'un öğle sıcağı tepeme vurmuştu. Üstümde arkadaşımdan aldığım emanet takım elbisenin mi, yoksa gün içinde yaptığım dördüncü olumsuz iş görüşmesinin mi ...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok