Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
o gün geldi. cin-peri sofrasından kalktım. annemin uç uç eteğini giydim bu sefer; on iki, on bir, on yaşımdayken yüreğimde kaba tabiriyle oturan, kaba ismiyl...
Yere yeni inen sofranın farkında değildi Kör Ali. Tahta kaplamalı küçük camından, az ötedeki yer yer sararmış, kurumuş ekinlere, tarlasına ve yağmur duasına ...
Bu sabah uyandığımda pencereden dışarı baktım. Bugünün de herhangi bir gün gibi olduğunu anımsadım. Dün ne yaşadıysam muhtemelen bugün de onu yaşayacaktım. D...
Gecenin bir yarısı uyanmıştı yine. Her seferinde yaptığı gibi çatı katındaki evinin üçgen penceresinden bakarak saati tahmin etmeye çalıştı.
'İnsanlar tek t...
Loş sarı bir ışık. İzlemek istiyorum ışığın geldiği yeri. Kendi bulunduğum yerden daha fazlasına ihtiyacım vardı. Ancak loş sarı ışığın kaynağının bana tam o...
Evden çıkarken ceplerimde "Nereye gidersem gideyim, buradan yeğdir." düşüncesinden başka bir şey yoktu. Telefon, cüzdan, ulaşım kartı... Bunlar tamam. Ancak ...
Akşam gezmelerinde saymaya başladığım yıldızlardan beklentim yoktu ilk başlarda. Belki de yalnızca onlardan yoktu. Yanımdan geçen arabalardan, insanlardan va...
Acı. Çiseleyen yağmur. Acı. Çamurda çıkan ayak sesi. Acı. Yanından geçen kadından gelen sigara ve ağır parfüm kokusu.
Birkaç bin adımdan sonra kalenin tepes...
’’İnsan neden korkar yalnızlıktan? Neden illaki yanında birisi olsun ister? Derdine, kederine, sevincine, neşesine mutlaka birisi ortak olmak zorundadır sank...
Metruk bir evin içinde kayıp ruhumu arıyorum. Gözlerim, her köşeyi izliyor. Kendime ait birtakım şeyler bulma isteği yerimi durmadan değiştirmeme neden oluyo...
Hastanenin kapısından girdim. Bilirsin, klişe bir laf vardır. ‘’...Buraya sağlıklı giren, hasta çıkar…’’ Ben yoldayken hastalanmaya başladım. Fiziki bir raha...
ellerim ıslaktı. yazdım, sildim, oynadım. önümüzde küçükçe, pitili bir masa örtüsü, üstünde iki incir ve bir fındık vardı. "canım," dedi, "bir teknedeyim ve ...
Temmuz'un öğle sıcağı tepeme vurmuştu. Üstümde arkadaşımdan aldığım emanet takım elbisenin mi, yoksa gün içinde yaptığım dördüncü olumsuz iş görüşmesinin mi ...
Damlaya damlaya göl olan bir unutuştu.
Uzun zamandır aradığı şeyi bulamamıştı kitaplarda. Sonuna kadar ısrarla bekliyordu. Son satırlar okunup da arka kapak...
İlk defa evren yaratan bir dungeon master düşünün. Arkadaşlarını etkilemek ve potansiyelini göstermek için o evrene harcadığı gece mesailerini düşünün. Benim...
Yine çenesi dizlerinin üzerinde, bacaklarına sarılmış, akşam serinliğine kendini sevdirircesine oturuyor. Masada, boş bardağın yanında uçmasın diye altına ka...
Pencerenin kenarına oturur, görebildiğim kadarı ile her gün aynı saatte geçen treni beklerdim. Bugün de aynı şeyi yapıyordum, geçecek treni bekliyordum ama e...
Doğduğu andan beri dünyaya geliş amacını seviyordu küçük tükenmez kalem. Doğduğu ve diğer kalemlerle birlikte aynı kutuya konduğundan beri ne olduğunu biliyo...
Gençken, henüz idealleri varken farklı olasılıklarla ileride yaşamının nasıl bir yöne evrileceğini düşünürdü. Ama asla bunu düşünmemişti, şu an yaşadıklarını...
Elinizi gözlerinize siper yaptığınızda dalgasız bir deniz hissi verirdi gördüğünüz manzara. Gözünüze çalan resmin, toprağı yakan güneşin dumanı olduğunu anla...
Sobanın üstünde çıtır çıtır yanan birkaç odun parçasının sesinden başka hiçbir ses yok. Sobaya atılırken kendini kurtarmaya çalışmış bu parçalar belki de dah...
Yağmur damlalarının şiddetle cama vuruşu, içine yeni odun atılmış olan sobadaki ateşin bir anda yükselmesiyle birleşti. Ateşin yükselişi kendini odunların ça...
Eski ya da yeni, zamanın anlamsız olduğu bir tarihte kocaman bir dev varmış derin uykusunda. Rüya gördüğü yokmuş ama derin bir uykudaymış. Derin, karanlık, h...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok