Edebiyat > Öykü
Bu alanda, üretmiş olduğunuz öykü metinlerinizi paylaşabilirsiniz.
Ekmek çok sıcaktı, bir parçasını koparıp yedikten sonra ekmeği fırıncının uzattığı poşetin içine koydu. Ekmek soğumasın diye adımlarını hızlandırdı ve evin b...
Hayat, şeylere verdiğimiz anlamlar ile gerçek anlamları arasında bölünmüştür belki de. Tüm bildiğim suçlu hissetmekten vaz geçemediğim, Kafkavari bir utancın...
Sadece bir lokma ekmek.. Benim hayatımı köklerinden sarstı, komple değiştirdi. Sizin var mı aklınıza bile gelmeyecek ama hayatınızın akışına gülle etkisi yap...
Çocukluk anılarını bilirsiniz. Eminim bir çoğunuzun çocukluğunda garip ve iz bırakan anılar vardır. İşte bu onlardan birisi.
Kaç yaşında olduğumu hatırlamıy...
"hokis meçine, senin için luna'm"
Kiyanki dağı başına yorgunca ilerledi Novil. Attığı her adımda yorgunluğu öylesine çöküyordu ki sonraki adımını atabilecek...
Ondan geriye sadece sarı tarağı kalmıştı. Onu yıllar sonra ilk defa gördüğünde dere kenarında, yıkanmış çamaşırların yanında, suya düşen görüntüsüne bakarak ...
Zamanında bir resim atölyesine gidiyordum. Orada güzel zamanlar da geçirdim. Ali Haydar'ı da ordan tanırım. Ali Haydar deli dolu espiri anlayışı garip bir t...
Bir an duraksadı ve etrafına baktı. Tepsi tepsi kurabiye vardı tezgahın üstünde. Hepsini o mu yapmıştı? Belli ki o acı olayla yüzleşecek gücü olmadığından di...
Biz seninle birlikte büyüdük işte bu yüzden yazıyorum sana ve biliyorum içinde her zaman yerim var. Senin bana her zaman iltimasın var bu yüzden okuyacağına ...
Çok düşündüm sana o günlerde neler olup bittiğini nasıl anlatabilirim diye. Karşına çıkma cesaretini içimde buluyorum çünkü ben şahsına yönelik yanlış bir şe...
30’lu yaşları geçince insan daha iyi idrak ediyormuş yaşamı. Geçmişimi ilk kez bu kadar detaylı düşünüyorum belki de. Bizim büyüdüğümüz şehir küçüktü, çevrem...
Hata yapıyorum. Nerede yaptığım konusunda iç sesimle henüz bir fikir birliğine varamadık ama bir hata söz konusu olduğu çok açık. Saat yedi buçuk. Bir şeye b...
Sabahın hafifliğinde, sessizce düşen sen arzusu çoktan karıştı yaprakların arasına. Kimbilir rüzgarlar nereye taşıdı onu. Hangi ayakların altında ezildi ya d...
Kabuktan nasıl ses gelirdi? Hemen başka bir deniz kabuğunu kulağına yaklaştırdı. Yine ses geliyordu. Sonra başka bir tane daha aldı, sanki çok uzaklardan bir...
Şimdi telefonu kapattık binbir duyguyla. Yıllar önce gitttiğimiz adada şimdi oğlunla güneşlenirken her sokağında bin tane anımızın olduğu yerdesin. Bana tele...
Ortaokulu yeni bitirdiğimiz yaz mahalle camisinde açılan kuran kursunda tanışmıştım onunla. O zamana kadar saçları o kadar koyu siyah kimseyle tanışmamıştım....
Yüreği alışkın değildi. Akşama kadar taş ocağında taş kırmaya alışmıştı. İnsanların kalbini kırmayı ne bilirdi ne de becerebilirdi. Elinin ayarı çok inceydi,...
Dışarıda yağan kar odasındaki sobanın harlı ateşine rağmen içini üşütüyordu. Karın yağmasını hiç sevmezdi. Soğuk havalar ona her zaman ümitsizliği hatırlatır...
Eğer yaşadığım geçmişi seçmiş olsaydım o geçmişin baş konuğu yine sen olurdun.
*
Karşısındaki duvara dikti gözlerini, birbirinden bağımsız kesilmiş saçlar...
Gün sabahın ışıkları ile yeni aydınlanmıştı, sûkuta kesmişti derya. Hasan, ailesinden uzaklara, bu gurbet yerlere geçim derdine düşüp geleli hayli vakit olmu...
sırtımızın kamburu çıkmış vaziyette oturmuştuk. önümüzde ağzımızı doldursun diye soğumaya yakın çaylarımız duruyor. uzun soluklu sessizliği iç çekişi bozdu. ...
Çok defa serap gördü bu uçsuz bucaksız gibi görünen çölde. Ama yine de her seferinde yürümeye devam etti "Ya bu seferki gerçekten su ise?" düşüncesiyle. Onu ...
Büfeden bir poşet bira alıp hemen karşısındaki Millet Bahçesi’ne gidip bir tane banka oturdu. Gece bir sıralarında burasının çok kalabalık olması, genç ve ne...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok