Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
Masmavi bir akşamüstü, güneş tepelerin ardından bir dost dokunuşuyla veda ediyordu. Yıpranmış bir teknenin son zımparasını atan K, günün yorgunluğunu omuzlar...
Kapı ısrarla çalınıyordu. Zilin sesini duydukça yorganın içindeki pamukları kulağıma tıkamaya çalışıyor gibiydim. Yorganın da faydası olmadığı için küfür etm...
Yazmak, birilerinin dertlerine ortak olmaktır. Bir derde sahip olan her yazı muhakkak okunmalıdır. “Dertsiz yazı olur mu?” diyebilirsiniz. Ben de, “Dert var,...
Başını sol kolunun üzerine salıvermiş şekilde bilgisayardan yorgun düşmüş gözlerini dinlendiriyordu. Mesainin bitmesine bir, bilemedin iki saat vardı. Zamanı...
1 Şubat'ta "sadece öykü" parolasıyla yola çıkan dergi, ikinci sayısını da okurlara sundu. Bu sayıya Asya Nur Şener, "Gerçek" adlı öyküsüyle; Selçuk Karadağ i...
ÖLÜM, elindeki küreğe yaslanmış yaşlı kadına bakıyordu.
Kadının saçlarını örten eşarp her ne kadar suratını gizlese de ÖLÜM, kadının ağladığını biliyordu. ...
I
Bazıları hayatın prangasında asılı kalırdı. Hareket ettiremezdi hiçbir uzvunu; hayat coşkun bir nehir misali akıp giderken çevrelerinden, onlar sert bir k...
Yaşadıkları hayatın neredeyse yarısını birlikte geçirmiş iki dost, düzenli aralıklarla görüşürlerdi. Yine o düzenin içindeki görüşme kısmındaydılar. Küçük bi...
“Tıp, nikahlı karım benim; edebiyat metresim.” diyor Dr. Anton Pavloviç Çehov. Bu sözle anlıyoruz ki Çehov, edebiyatın onun için bir “zevk kaçamağı” olduğunu...
Gözleri kıpkırmızı olmuş ve tek bir noktaya kilitlenmiş şekilde bakıyordu. Onun için dünya küçülmüş ve birkaç metre uzağına yerleşmişti. Bir avuç toprak kada...
Burası çok sıcak. Vücudum yanıyor. Benimle beraber on iki kişi var. Hepsini vurmak, bir otomatik silahla kafalarını patlatıp beyinlerini duvarlara akıtmak is...
Okuyacağınız metinde tetikleyici unsur bulunmaktadır.
Aynada kendine baktı. Burnunun üstüne bastırdığı kandan ıslanmış peçeteye, göz altlarındaki mor halkal...
Etrafımı kolaçan ediyorum. Ayaklarımın altında sonsuzluğa uzanan deniz dans ediyor. Martılar bile mutlu. Benim haricimde. Benim dışımdaki herkes gülüyor! Ben...
Güneş; bilinmeyen yerlerin, bilinmeyen derinliklerinde gözlerini kapatmış, karanlığın son demlerinin keyfini çıkartırken Hamit henüz uyumamıştı bile. Uyumakt...
Yıllardır peşini bırakmayan sırt çantasını taşımanın verdiği kamburluk ile oluşan bakış açısı, onun etrafını eğri büğrü görmesine neden olmuştu. Bu yüzden çe...
Bazı zamanlar gün gerçekten aymazdı. O zamanlarda “Günaydın.” diyenlerden nefret ederdim. Normal günlerde bile bu sözü kullananları pek sevdiğim söylenemez. ...
“Edebiyatist Öykü Yarışması, nitelikli edebiyata gönül veren yazar adaylarına destek olmak, çağdaş Türk edebiyatına yeni ve başarılı eserler katmak, iyi öykü...
Üç aşağı yedi yukarı. Yedi aşağı sekiz yukarı; ve cehennem. Tüm formül bu. Ölümün formülü ve cinsiyeti. Bunu bulmak zor olmadı; biraz matematik bilsen yeter,...
Alsancak tren garında beklemekteydim. Tarihî bir gardır, elbet epey yıllar hizmet vermiş ancak emekli olmuş da gönlü kırılmasın diye birkaç sefer yazmışlar, ...
Gözlerimi açtığımda kocaman bir çöplüğün kenarındaydım. Öyle bir koku vardı ki sağır, dilsiz olmak gibi burunsuz olmayı çok istedim. Neden orada olduğumu sor...
Koparıldıkça "kim bilirli" ihtimallerin azaldığı, nefesin daraldığı, yaz yağmurlarının alacaklı haliyle çat kapı geldiği ve sonucun doğumla ölüm arasındaki z...
Yağmur başladı. Islanıyor vücudum. Mürekkebim dağılıyor, sinirleniyorum. Yanıbaşımda bir karga, ağlıyor. Soruyorum derdini, bilmiyormuş. Denize çeviriyorum y...
Güne gözlerini ağır ağır açarak başladı. Sabahın ilk ışıklarıydı, bu yüzden rahatsız etmiyordu. Sessiz sedasız girdiği evden yine, sessiz sedasız çıkacaktı. ...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok