Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
Fotoğraftaki kadınlar gülüyordu ama fotoğraf çekindikten hemen sonra hayatın verdiği keder ve yaşlanmanın verdiği karamsarlık tekrar kadınların yüzlerine otu...
Kadın; kiraz dudaklı, al yanaklı, kuzguni siyah saçlı kızına sevgiyle baktı. Bugün kızının on altıncı doğum günüydü. Doğmasını sabırsızlıkla beklediği, kokus...
1956 yılında İstanbul Üniversitesi öğrencileri bir dergi çıkarmaya karar verir. İsmi şu olur: "A Dergisi".
K. Özer, H. Yavuz, O. Kutlar, A. Bezirci, E. Cans...
Kapkara bir gece, kalbim hızla atıyor. Annem şu sandalyeye oturmuştu, uyumadan önce bana bir masal okumuştu. İşte kitap orada, yanı başımda, çekmecenin üstün...
Kadın, böyle yürütemiyoruz diyordu. Gözleri ve burnu kızarmıştı. Elleri soğuktan morarmaya başlamıştı. Bu böyle gitmez diye sözlerini yineledi. Yoruldum artı...
Yürüyordum. Yürüdükçe de açılıyordum. Evden kızgın çıkmıştım. Belki de tıraş bıçağına sinirlenmiştim. Olur,
olur! Mutlak tıraş bıçağına sinirlenmiş olacağı...
Oğuz Atay'ın Korkuyu Beklerken adlı kitabından:
'Ben tavanarasındayım sevgilim! ' diye bağırdı delikten aşağı doğru. 'Eski kitaplar bugünlerde çok para ediy...
Buğulu camların arkasından karşıdaki hastane duvarına benzeyen, rutubetli, beyazı solmuş duvara bakıyordu. Arada bir kendini gülmeye zorluyor, tekrar ürkütüc...
Sütümü ve dürbünümü alıp tavan arasına çıktım. Sandalyeyi pencerenin önüne çekip oturdum. Yerdeki böcekler ve tavandaki örümcekler umurumda bile değildi. Şu ...
Tanıtım bülteninden:
"Bir yılı daha geride bırakırken arkamızı dönüp baktığımızda bu yiten günleri sadece "bir yıl" olarak nitelendirmek bizler için çok yet...
Az gittim uz gittim, dere tepe düz gittim. Yeşil çimenliklerin ardında güneş yükselirken bir adama rast geldim. Gözlerinin köşeleri yere bakıyordu, içleriyse...
Sabah erken kalkmıştım. Hava aydınlanmak için gökyüzünden bir işaret bekliyordu sanki. Her gecenin olduğu gibi bu gecenin de sabahı vardı. Ancak gece, yaşadı...
Yapamadı Martı.
Martı tutunamadı.
Martı düştü.
Ne de güzel temizlemişti oysa her yerini, sırası mıydı çamura bulanmanın, sırası mıydı kanatlarının tekrar ...
İlk uçurtmamdı, babamla birlikte yapmıştık. Bu yüzden çok değerliydi benim için. Hafta sonuna kadar her gece o mavi kuyruklu uçurtmayı gökyüzünde hayal edere...
Bir kelime, bir kelime, bir kelime ve bir kelime daha tutuşmuşlar el ele. Havada süzülürken gülüşmüşler, bağırmış biri ve çekiştirmiş diğerlerini çabuk olun ...
Bir soru sordu bana: Sen yavru fil misin?
Bilmem.
Çayını içmeye devam etti.
Karşılıklı oturuyorduk.
Günlerden cuma, belki cumartesi.
Gözlerini kısıp bak...
Mart, Eskişehir
“Bugün ne oldu anlatmayacak mısın artık?”
Demir telefonlarına cevap verememişti kulüp toplantısında olduğu için. Sonra kendini onun ev...
“Beni de yaz, dayanamıyorum artık, çürüdüm.” dedi.
Yanımda beliriverdi birden. Ne diyeceğimi, ona nasıl davranacağımı bilemedim. Yazmak için, bol bol kiraz ...
Akşam olmuş ve yine vakti gelmişti. “Mobil Apartmanı No: 14” yazan tabelanın altındaydım. Hafif çiseleyen yağmurun ruhumu okşamasını bırakmak istemiyordum am...
kalbimde sürgülenmiş bir yarınsın,
bile bile tutsağım sana,
seninle durur sağanaklar,
seninle ışıklara derman getirir yıldızlar,
seninle üstleri kapanır ...
Kafamda sürekli düşler kuruyorum. Örneğin tüm dünyadaki okyanusların sahibi benmişim, tüm suların sahibi olduğumu hayal ediyorum. Sonra bütün suları şişelere...
göz göz olmuş hamurun anlattığı kadar apacıktı bedenin gizlediği ruhlar. yavaş yavaş yüzeye çıkmaya niyetleyen. hamlığını atmak isteyen ruhlar.
hiç kavuşulm...
şimdi seni düşlemek var
bir adliye duvarının tuğlasında
yollar kalabalık, sen yoksun aralarında
yine de varmak dersen, dört satır
bir de toprak içre, kal...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok