Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
İstiklal Caddesiʼnde, mutlu ve kahkahalı kalabalığın arasından üç arkadaş, omuzları aynı hizada, insanların arasından yorgunluğun vermiş olduğu güçsüzlükle g...
Nisan, 2018
Saat, yetmiş metrekarelik bir alanda sıkıştırılmış, hayat durdurulmuş; yaklaşık kırk kişi aynı sese kilitlenmiş. Şadırvanda abdest alıp cemaati...
Bağırıyordu herkesler; epey uzun olan bu sokakta, etrafıma bakıyordum öylece. Hayatımın son demlerini yaşadığımı biliyor gibiydim, artık benim için yolun son...
Derin bir nefes alıp oturduğu yerden kalkmıştı. Küçük şehrin küçük insanlarıyız, demişti oturduğu parkta yerleri örten yapraklara bakarak. Kafasının içindeki...
Ben bir modern zaman seyyahıyım diyerek iddialı bir giriş yaparım yahut şantiyeye takım elbiseyle girerim. Şu kısacık hayatıma bakarım. Çoraplar örerim. Ayla...
Dolu dolu bir yalnızlığı vardı kalabalıkların boşluğu içinde.
İnsanlar tanıdıkça ve tanıdıkça insanları daha çok yalnızlaştım. Onlar konuştukça ve konuştukç...
Çevresine göre alçakta kalmış bir yerdeydi. Etrafında kuru otlar ve dikenlerden başka bir şey yoktu. Bir tepenin dibiydi bulunduğu yer. Kafasını kaldırıp tep...
Herkes bana sordu yıllarca “Adın gerçekten Bugün mü?” diye, ben de “Bugün diye isim mi olurmuş?” diye sordum babama yıllarca ama hiçbir dediğimi iki etmeyen ...
Bıçak çekiyor bir İstanbul masalı. Ama üzgün, pişman, perişan. Gözleri ağlamaklı. Yine de tutunmuş bıçağa eli, son umut misali yılana sarılan talihsiz gibi. ...
Kendini biraz bir şey sanarak üfledi dumanı. Bu sefer öksürmemişti, şaşırdı kendine. Birkaç kez alıştırma yapsa belki külünü düzgünce indirebilecekti. Annem ...
Önce bir kapıdan geçtim. Kocaman, ağır, demir kapıyı ufak bir uğraştan sonra açıp içeri girdim. İki büyük ceviz ve bir ayva ağacı karşıladı bizi. Ayva ağacın...
"Değdiği tende bir ben kadar yeri yoksa artık insanın ve biliyorsa gitmek aslında pes etmek, biraz da sürgüne boyun eğmektir; ya susar ya da ne varsa bundan ...
Dönüyordu. Ev, gözümün önünde dönüyordu. Sırtımı duvara yasladım. Sağ elimle başımı, sonra boynumu ovaladım. İçeriden Kaan’ın sesi geliyordu. Bilgisayar oyun...
Boktan bir apartman dairesinde kendini asmanın nesi lüks?
Biz çaycıların edebiyatla pek ilişiği olduğu düşünülmez. Ben demlik tabanındaki kireci kazırken P...
Titreyerek masanın üstünde adımın yazılı olduğu zarfa elimi uzattım. Beni arayıp eve gitmemi ve konsolun üstündeki zarfı açıp okumamı söylemişti. Ne yazdığın...
Yine bir yolculuğa çıkmaya hazırlanıyordu sabah erkenden. Hızlıca valizini toplarken bir yandan da hızlı ısırıklar alıyordu poğaçadan. Masası her zamanki gib...
"Yakamı düzeltir misiniz?" diye sordu sorgu masasındaki adam. Üzerinde lacivert bir takım elbise vardı, gömleğinin yakası boynuna doğru kalkmış; kısacık boyn...
Soruşturmanın sona ermesiyle başımızdan geçen bu talihsiz hadisenin kesin bir şekilde açıklığa kavuşturulması fırsatını nihayet yakalamış durumdayım. Zannede...
Henüz ateşlenmiş silahın namlusunun sıcaklığını şakaklarında hissederken kendisinden önce kurban edilmişlerin kanındaki yansımada gördüğü, pişmanlıktan başka...
Çocukluğum hakkında hatırladığım çok şey bulunmamakla birlikte ilk gençlik yıllarımı ailemle beraber güney sınır şeridi boyunca sürekli taşınarak, düzen tutt...
Karanlık bir gecenin ilk süzme ışığı yeryüzüne düştüğü zaman karanlık yarıldı ve yerini batı cephesindeki kızıllığa bıraktı. Gökyüzü parladı, parladı ve insa...
Huzur ve sessizlik, çoğu zaman kol kola yürüyen kelimelerdi. Bir yerden huzurlu diye bahsediliyorsa ne kadar sessiz olduğu da anlatının içerisine eklenirdi. ...
Kimdi bu Sonya?
Esmerdi Sonya, gözleri yeşile çalan koyu elaydı. Çakmak çakmak bakardı. Küfür ederdi sinirlendiğinde. Sinkaflı küfürler, ana bacı dinlemeden...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok