Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
Bazı zamanlar gün gerçekten aymazdı. O zamanlarda “Günaydın.” diyenlerden nefret ederdim. Normal günlerde bile bu sözü kullananları pek sevdiğim söylenemez. ...
“Edebiyatist Öykü Yarışması, nitelikli edebiyata gönül veren yazar adaylarına destek olmak, çağdaş Türk edebiyatına yeni ve başarılı eserler katmak, iyi öykü...
Üç aşağı yedi yukarı. Yedi aşağı sekiz yukarı; ve cehennem. Tüm formül bu. Ölümün formülü ve cinsiyeti. Bunu bulmak zor olmadı; biraz matematik bilsen yeter,...
Alsancak tren garında beklemekteydim. Tarihî bir gardır, elbet epey yıllar hizmet vermiş ancak emekli olmuş da gönlü kırılmasın diye birkaç sefer yazmışlar, ...
Gözlerimi açtığımda kocaman bir çöplüğün kenarındaydım. Öyle bir koku vardı ki sağır, dilsiz olmak gibi burunsuz olmayı çok istedim. Neden orada olduğumu sor...
Koparıldıkça "kim bilirli" ihtimallerin azaldığı, nefesin daraldığı, yaz yağmurlarının alacaklı haliyle çat kapı geldiği ve sonucun doğumla ölüm arasındaki z...
Yağmur başladı. Islanıyor vücudum. Mürekkebim dağılıyor, sinirleniyorum. Yanıbaşımda bir karga, ağlıyor. Soruyorum derdini, bilmiyormuş. Denize çeviriyorum y...
Güne gözlerini ağır ağır açarak başladı. Sabahın ilk ışıklarıydı, bu yüzden rahatsız etmiyordu. Sessiz sedasız girdiği evden yine, sessiz sedasız çıkacaktı. ...
Soğuk bir ilkbahar gününün sonundayım. Birazdan sanırım yine soğuk bir ilkbahar günü başlayacak. Yakacak kazma ve kürek kalmadı. Neyse ki bu ayın son günleri...
Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemiz gibi, üç tarafı kitap ve defterle çevrili masada sandalyenin olduğu taraftan bölgeye giriş yapmıştım. Buradan biraz iler...
Niçin yürüyorum bu sonunu bildiğim yollarda? Sonunu bildiğin yollarda bulmaya çalışmak adını, hepsinden daha kolay. Hırçın korkaklığına söz dinletemeyen her ...
Seneler kadar sürdüğü otobüs yolculuğunun sonuna geldiğinde otogarda otobüsün basamaklarından indi. Tüm gece iki büklüm uyumak canını fazlasıyla yakmışken he...
Bir gölge, sararmış ağaçların yapraklarını ezerek süzülüyor. Karanlığa gömülmüş şehri aydınlatan sokak lambaları, gölgenin kemikli suratını aydınlatıyor, sig...
Aşk... Dudağının kenarında bir çukur sevgilinin. Öpmeye doyamadığın, bakmaya kıyamadığın... Aşk kalpte doğar, geçici bir heves gibidir. Kalbinden çıkıp iki d...
Uzun ve ince bir selvi... Islık çalıyor dalları arasında usul bir rüzgar. Ve bin bir parçaya ayırdığım bu kara kalple bekliyorum selvi altındaki boş mezarımı...
Canının yanacağını bile bile uzatmış insan ellerini ateşe. Kalbini ısıtmak istemiş ama elleri yanmış. Saçlarını itmiş kulağının ardına, kaba ve nasırlı eller...
Midesi bulanan bulutların koşarak uzaklaşmaya çalıştıkları saatte kendini kentte bırakan birçok insana rast geldim. Ben de onlardan biriydim. Motor sesleri s...
Hırıltılı boğazlar arasında dolanır ve aşağılara inermiş kara yılan. Sessiz ve usulca süzülürmüş dudaklardan içeri. Göğsümü yumruklarken kalbim, yüzyıllarca ...
"Duyuyor musun?" dedi.
Göğün delinmeye hiç istekli olmadığı, bunun yanında insanların delirmeye can attıkları bir zaman dilimindeydiler. Bu zaman dilimine a...
İlk hatırladığı şey onun “fanus” olarak adlandırdığı, yaşadığı yerin dışındaki yıldızlarla dolu uzay boşluğuydu. İnsan gördüğünü sanmıyordu ama onları çok me...
Eskimiş diyeceği yılları vardı çünkü bugünden itibaren çeyrek asır yaşamış olacaktı. Okumayı ve yazmayı daha önceleri öğrenmiş olsa da ilk okuduğu ve yazdığı...
Çay bardağını tek eliyle kavradı, masaya koydu, üstünde üç tane daire çizdi. Zahir izledi. Bardağın altından akacak olan damla tenine nüfuz edecek, tüm organ...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok