Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
Göz kapaklarının titreyişinden sezinlediği huzursuzlukla, uyumayı da uyanmayı da beceremez, eziyet haline dönüştürürdü daima. Uyanırsa günü tasarlamaktan, uy...
...
-Uzun zamandır gökyüzüne bakmıyordum. Unutmuşum dünyada böyle güzelliklerin olduğunu. Sen ne düşünüyorsun Helga?
-Bazı kadınlar sevilmeyi hak ederler ...
Eskilerden, çok eskilerden. Yüreğimdeki acı eskilerden, sen eskilerden. Her şey eskilerden ama her şeyi de eskiye atamayan ben.
Çoğu şey eskir, bilir misin?...
Karanlığın içinden yüzdeki çilleri andıran yıldızlar, rüzgârın hafifçe bacağa üfleyip insanı kendinden geçirdiği akşamlarda birer yakut gibi öyle uzaktan uza...
Yeşil gözlerini araladı genç. Yoğun ışığın verdiği uyuşukluk birkaç saniye içinde etkisini yitirdiğinde ise yeşillerini tamamen aralayıp etrafına bakındı. Bi...
Güneş perde aralığından vücudunu kesiyordu. Saat en tiz sesiyle uyandırmaya çalışsa da vücudu uyanmamak için direniyordu. Hissedebiliyordu. Hissetmesi gereki...
“Vücudun bir harita olsun ve ben coğrafi keşiflere çıkayım. Ellerim gurbeti senin teninde tatsın.”
“Edep yahu!”
“Gehenna, gehenna! Yanacaksınız. Düşündükle...
Mezarlığın başında ağlıyordu adam. Kaybettikleri için değil sevilmediğini düşündüğü için ağlıyordu. Beylik tabancasını çıkararak göğe on üç tane kurşun gönde...
Gecenin ayazında çıkan soğuk fırtınada, huzursuzluğun kasırgası insanı adeta yıkıp yerle bir ederken, gecenin sessizliği onu etkisiz hale getirene kadar hidd...
Kar yağdıktan iki gün sonra yola çıktık. Kış, kendini hissettirip duruyordu zaten. Artık iyice kapımıza kadar gelmişti. İlk kar düştükten sonra da biz yaylad...
Sandalyesiyle arkasındaki pencereden dışarısını görecek şekilde sola doğru dönerek, sol dirseğini sandalyenin koluna dayayarak, hafifçe cama doğru uzanarak d...
Dikişleri atmış ayakkabımı yine alelacele giymeye çalıştığım bir güne uyanmıştım. Her defasında zihnimi allak bullak eden bağcıkları bağlamak zorundaydım. O...
Birkaç ev vardı ileride, bir de yarı karanlık sokak. Ruhu bedeniyle inatlaşırken hâlâ ayakta kalma çabasındaydı. Sessizliğin içinde duyar gibiydi çığlıkları....
Sanırım coğrafya dersiydi, çünkü coğrafya hocası sınıftaydı. Zaten onun dışında 8-9 kişi falandık sınıfta. Okulun sonları olduğundan okula pek gelen olmuyord...
Işıkları söndürdüm, ev arkadaşıma "İyi geceler." diye seslendim; o da yanıt verdi. Odama geçtim, yatağıma yattım, yavaş yavaş uykuya daldım.
Sabah uyandığım...
Bazı şeyler kötü olunca doğrudan çekilmez bir hal alabiliyor ve saygıdan dolayı o kötüden kaçamıyorsan olay daha da çirkinleşiyor. Dersini kötü anlatan bir h...
yara, göğsüm etine kavuşmazdan evvele
acım şarkıların kurşunuyla vurulmadığı zamana
dönebilsem
oysa bir ok nasıl davranamazsa hiç atılmamış gibi
hasret d...
Bir antikacı olmak isterdim,
Saf kahve koksaydı bir de dükkanım.
Yaşanmış kitapları da koyardım raflara,
İçinde notlar olanları hani.
Satırların altını ç...
En güzel kıyafetlerini giymiş, saçlarını kendine en çok yakıştırdığı şekilde taramıştı. Oldukça heyecanlıydı. Sevdiği adamla kahve içip sohbet etmek için bul...
“Ev çok havasız,” dedim girer girmez.
“Şimdi pencereleri açar, havalandırırım.”
“Çok sıcak, dolapta soğuk su var mı?”
“Sabah çıkarken koymuştum.”
Sanki b...
"Anne" dedi. "Sokrates neden öldü?"
Düşündüm. "Farklı olan düşüncelerini insanlarla paylaştığı için öldürüldü." diyemedim. Düşüncelerini paylaşmaktan korksu...
Zılgıt çeken bir köylüyü tasavvur edip zihnimde tasarruf ettim gülümsememden, yarın çok ağlarım diye. Çekincelerimi çekiştire çekiştire çekilmez bir hâle sok...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok