Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
Yeni adımlar attığımda göçmen bir kuşa dönüşürüm. Güneş kızıllığıyla, tarih sahnesindeki bazı karakterleri hatırıma getirir. Güneşe yüzümü dönerim. Sırtımı ı...
İnsanlar olarak, aslında tarihimizin en başından beri hikayeler anlatırız. Daha doğrusu “narrative” denilen, Türkçede tam karşılığı olmasa da “anlatı, öyküse...
Suskunduk.
Karşı apartmandaki ihtiyarın panjur sesi bozdu suskunluğumuzu. Sigara içmek için ne zaman balkona çıksa, açardı panjuru. Oysa bana hep saçma gelm...
Yapacak hiçbir şeyin olmadığı bir gündü yine böyle. Saat ikiye geliyordu. Gökyüzü yere değecek neredeyse. İçim bir sıkılıyor bir sıkılıyor... Odam da içim...
Bir varmış bir yokmuş... Mavi gökyüzünün en tepesinde yapayalnız bir peri kızı yaşarmış. Bu peri kızı sihirli bir değneğe sahipmiş. Yalnız bu değneğin çok ön...
Güneşin en tepe noktada kavurucu sıcağını kasabaya sunduğu o gün Ihlara Vadisi; bozkırın hakimiyetinden kurtulmuş güzelliğiyle yine göz dolduruyordu. Ziyaret...
Karanlığın içinden yüzdeki çilleri andıran yıldızlar, rüzgârın hafifçe bacağa üfleyip insanı kendinden geçirdiği akşamlarda birer yakut gibi öyle uzaktan uza...
“Vücudun bir harita olsun ve ben coğrafi keşiflere çıkayım. Ellerim gurbeti senin teninde tatsın.”
“Edep yahu!”
“Gehenna, gehenna! Yanacaksınız. Düşündükle...
Çocukluğunuzda geceleri sizlere masallar anlatılırken, o şüphesiz babaannesine sarılmış, kendi masallarını karalıyordu. Bir yokmuş, biri hiç yokmuş. Masalın ...
Bir varmış bir yokmuş...
Krallıkların durmadan savaştığı zamanlarmış. Askerlerin bir piyon olarak hareket ettirildiği acımasız yıllarmış. Her gün bir başka ...
bana hiç masal anlatmadın
ama en güzel masalın içinde yaşattın baba.
ve sen gidince
sayfalar masaldan koparak
bilinmeyene saçılmaya başladı,
koşuyorum
...
Kar yağdıktan iki gün sonra yola çıktık. Kış, kendini hissettirip duruyordu zaten. Artık iyice kapımıza kadar gelmişti. İlk kar düştükten sonra da biz yaylad...
Bir tür bacaksız örümcek varmış. Bulutlara fırlattığı uzun ve dayanıklı ağlarıyla dilediği gibi uçabilirmiş. Ömrü boyunca hep gökyüzünde yaşamış. Bazen bulut...
Dikişleri atmış ayakkabımı yine alelacele giymeye çalıştığım bir güne uyanmıştım. Her defasında zihnimi allak bullak eden bağcıkları bağlamak zorundaydım. O...
Sanırım coğrafya dersiydi, çünkü coğrafya hocası sınıftaydı. Zaten onun dışında 8-9 kişi falandık sınıfta. Okulun sonları olduğundan okula pek gelen olmuyord...
Işıkları söndürdüm, ev arkadaşıma "İyi geceler." diye seslendim; o da yanıt verdi. Odama geçtim, yatağıma yattım, yavaş yavaş uykuya daldım.
Sabah uyandığım...
Bazı şeyler kötü olunca doğrudan çekilmez bir hal alabiliyor ve saygıdan dolayı o kötüden kaçamıyorsan olay daha da çirkinleşiyor. Dersini kötü anlatan bir h...
yara, göğsüm etine kavuşmazdan evvele
acım şarkıların kurşunuyla vurulmadığı zamana
dönebilsem
oysa bir ok nasıl davranamazsa hiç atılmamış gibi
hasret d...
Bir antikacı olmak isterdim,
Saf kahve koksaydı bir de dükkanım.
Yaşanmış kitapları da koyardım raflara,
İçinde notlar olanları hani.
Satırların altını ç...
Zılgıt çeken bir köylüyü tasavvur edip zihnimde tasarruf ettim gülümsememden, yarın çok ağlarım diye. Çekincelerimi çekiştire çekiştire çekilmez bir hâle sok...
Yıllar önce Portakal Yokuşu’nda geçen bir çocukluğun bu kadar çabuk geçmesi ve şimdi Portakal Yokuşu’nu bilenlerin her birinin farklı mahallelerde yaşıyor ol...
Bayan R. pazar yerine vardığında saat öğleye doğruydu. Onun saat kaçta geleceği belli olmuyordu çoğu zaman. Ama mutlaka gelirdi. Yavaş adımlarla sebze satan ...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok