Edebiyat > Öykü
Bu alanda, üretmiş olduğunuz öykü metinlerinizi paylaşabilirsiniz.
Bu kirli gökte tek tük yıldız kalmıştır. Bununla birlikte nadiren de olsa çat kapı balkonumun göğünde beliren parlak ve kocaman bir dolunay, bir sigaranın ya...
Mekanik canavarın ezip geçen paletleri yok etmeye programlanmış, duygusuz dev bir robot gibi; fidanların, böceklerin, kaplumbağaların olduğu koyu yeşilliğin ...
İstanbul’a döndüm. İçim içime sığmıyordu, telefonuma sarıldım arkadaşlarımı aradım hemen.
Geldim ben
Dediler hoş geldin, kaç gün kalacaksın
Dedim O’na bağ...
Yaşamın ötesinde günler var, tıpkı geldikleri gibi… Bu cümleyle açtı gözlerini. Kahvesini içerken uyuklamış ardından hülyalara dalmıştı. Martı sesleri ile uy...
Radyoda bir türkü çalmaya başladığında ağlardı dedem. Çocuktum. Bilmezdim neydi adı, hangi türküydü.
Hüzne tabii olmayanlar çağında olduğumdan
anlamazdım ...
Yıllardır yaşadığım bu şehir ilk defa gözüme bu kadar yabancı gelmişti. Her sokağında anılarım olan bu şehir bir gün evden çıkıp öylesine yürüdüğümde bu kada...
İlkbaharın bütün güzelliklerini sunduğu; eriyen karların toprağa, toprağınsa tohumlara, otlara, çiçeklere can verdiği ve güneşin bütün cömertliğiyle b...
Tapuya karşılık para. Şerefime karşılık haysiyetsizlik. "Satmadığın bir şerefin kalmıştı ulan ibine! " diyerek kendimle çetin bir mücadeleye girişmiştim. Ani...
-Biz niye böyleyiz Cevdet?
-Nasılız Yılmaz, anlamadım.
-Ben de onu diyorum. Ne olduğumuzu nasıl olduğumuzu anlamıyorum. Sabahtan akşama türlü insan oturuyo...
Uykulu, sıcak ve baygın güneşin altında uzunca yürümüştü. Yakası terden nemlenmiş, ensesindeki tüyler derisine batmıştı. Kaşesini çıkarmayı düşünse de vazgeç...
Renklerin tonu ruhunu yansıtıyordu. Askılardaki kıyafetlere teker teker bakıyor, dikkatini
çekenleri alıp, evire çevire inceliyordu.
Tahminime göre en az y...
Karanlık ve mavi beyaz bir duvar. Masa, sandalye, yatak, gardırop, bir ayna ve yerde bir halı. Yirmi beş yıldır aynı acı, aynı sıkıntı. Tavanda yanan sönük b...
-Gönül gözüyle göremedim gönlümden geçeni. Hayat beni kör edecek yakında.
-Mutlu musun peki?
-Hayır ama alıştım boğazımda yaşanan o yumruya. Artık daha ko...
Anlamlandıramadığım yaşamım gözlerimin önünden geçerken fark ettim kin tutuğum yılların nasıl hızla geçtiğini. Ansızın kurumuş boğazım düğümlendi, yutkunamad...
Kulaklarımda neşeli bir şarkı. Nereden buldum bunu hatırlamıyorum ama adımlarım ritme göre. Parmaklarım gitar çalıyormuş gibi hareketli oysa ki hiç gitar çal...
Mutfakta bir başına herkes uyurken öylece oturuyordu. Saat sabahın altısı gün yeni yeni uyanıyor o kafasındaki hayal kırıklıklarıyla ne yapacağını düşünüyord...
Demli çayından bir yudum aldı ve ilk yudumda, çayın demli aroması tüm duyularını ele geçirdi. Gözlerini kapattı, insan sesleri, martı sesleri ve vapur düdükl...
Güneşin size gülümsediği ama sizi sıcaklığıyla kucaklamadığı bir günde Eminönü’nde yürüyordum. Bir amaç dahilinde değil ama. Sadece yürüyordum öylesine. Nice...
O gün geldi. Bugün bütün korkularımı yendim ve onlarla yüzleştim. Artık emeklemeyi bırakıp yürümeye başlamam lazım. Hatta belki koşmaya, ardıma bile bakmadan...
Garbi esen yel uzaktan çok uzaklardan gelen fırtınayı haber veriyordu. Bir süre öncesine kadar durgun,sessiz ve dingin olan deniz bu anlarda hiddetini artırm...
Sam yeni taşınmıştı, tek başınaydı... Yaşanmışlıklarını, dostlarını ardında bırakıp gelmişti Halen'e. Her insan o yaştan sonra yeni ufuklara yelken açamaz, d...
Tekila, viski, votka ve rakı şişeleri tahta raflarda muntazaman dizili, sarı ışığın altında insana huzur veren bir güzellikle parıldıyordu. Bar taburesinden,...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok