Edebiyat > Öykü
Bu alanda, üretmiş olduğunuz öykü metinlerinizi paylaşabilirsiniz.
Dağa çıkmıştım, bir amacım yoktu. Yol azığı diye Hacı Taşan çalıyordu telefonumda. Ama Hacı dayımın söylediği hiçbir şeyi anlamıyordum. Sanki türkü söylemiyo...
Soğuk sedyede, maviye çalan solgun bedenimle yatıyorum. Başımda iki doktor ciddiyetle işlerini yapıyorlar. "Ayaklardan başlayalım." diyor birisi, "En sıkıntı...
Yıllar sonra yalnızlıkla döllenmiş bir odanın en bereketli yerine suretini hatırlattı. Yeleğinin cebinden gelen düzensiz ce...
İmkansızlıkların imkanını kovalayan, her boşluğunda kendisine fırsat yaratmaya uğraşan ve kaderinin kör talihine küsmemiş bir taşralı. İç Anadolu'nun ücra, i...
Kirli plastik topun dudaklarımda bıraktığı toprağı elimin tersiyle sildim. Patlak top da diğer elimde duruyordu. Topun sahibi Batuhan ve yardımcısı Ahmet ban...
Yirmi beş yaşındaydım elimdeki tepsiye dağınık masadaki boş bardakları koyarken, fark ediyorum, yıllardır yaşamıyormuşum. Saat on ikiyi bulmak üzere ve yağmu...
Oturursun sabahın bilmem kaçında, bir masanın başına. Yüzünde yerlere dökülmeye can atan binlerce parça. İç sesinle dalarsın derin derin bir sohbete. Hayat m...
08.30 suları. Çiftlere ayrılmış günün ardılı. Yorgun, bitkin ve tesis politikası doğrultusunda uykusuz. Oda temizlikçisinin mitolojik çığlıklı tiz sesi odayı...
konur sokaktaki telvin bar’ın masasında bugün sen konuşuldun. öyle özlemiş öyle özlemişim ki seni, yüreğim darmadağın oldu. masada senin konunun açılmasının ...
Annemi okutmamış anneannem, evine köle yapmak için. Hem kız kısmı okur muymuş? Sonra anneannemin azabından kaçayım derken piç babama takılmış. Mutluymuş ama ...
Doğanın, dağları turuncunun çeşit çeşit tonlarıyla boyayıp adeta bir görsel şölen sunduğu, yağmurlu gün sayısının güneşli gün sayısına üstün geldiği, yaprakl...
cebeci'de uyandım bugün ismini bile hatırlamadığım bir erkekle beraber. günadınlaşıp, öpüyoruz birbirimiz ama hala hatırlamıyorum ismini. sonra kahvaltı hazı...
Cevdet abiyi ilk defa, Zülküf abiyle birlikte turlarken görmüştüm. Küçük şehrin olmazsa olmazlarından biri de akşam serinliğinde yapılan yürüyüşlerdir. Bir y...
Güneşin doğuşuyla açtığım ofisim uzun bir binanın yedincikatındaydı. Her sabah olduğu gibi o sabah da iki dereotlu poğaçamla açtım kapıyı. Masamın manzarası,...
Annemin, üzerine eski kanaviçeleri yerleştirdiği beyaz perdeyi hafifçe aralıyorum. Perdenin arkasındayım ve burası korunaklı sayılır. Beni kimse ne görebiliy...
Düştüğümüzden beri ağlıyordu. Onunla konuşmam gerektiğinin farkındaydım.
‘Yeter artık dedim ağladığın. Yapacak hiçbir şey yok. Melek değilsin artık ve cenn...
Orta yaşlı bir kadın hafifçe omzuma dokundu kendi kendine konuşur gibi belli belirsiz bir sesle fısıldadı "Pardon burası ölüm kuyruğu mu?" Ne diyeceğimi bile...
Tahlil yaptırmak için hastaneye gittiğimde yaşlı bir teyze çekti dikkatimi. Beli hafifçe kamburlaşmış, yaşlılıktan mı yoksa üzüntüden mi bilmem ama bedeni kü...
Önünde upuzun uzanan ince yolu düşündü kadın. Onlarca tümsekli çukurlu yollardan sonra sakin bir patika olan bu ince yolu. Hayatının bu evresinde değişimden ...
Kabuklaşan vücuduna karşın zihni apaçık algılıyordu olanı biteni. Yaşamını gözden geçiriyor bütünüyle yutulana kadar türlü işaretlerin varlığını keşfediyordu...
Kalemim beni bu kez nereye götürecek diye düşündü kadın. Ruhunun nereye sürükleneceğini bilmiyordu ama geri duramıyordu kalemini eline almaktan. Böylece başl...
İtiraz ediyorum sayın yargıç. Yüce mahkemenize sığınıyorum. Evet tırmalamışım gibi göründüğünün farkındayım. Maksadım bu değildi. Tırnaklarım mı uzun sadece ...
Koşar adımlarla metroya doğru ilerliyordum. Bu treni de kaçıramazdım. Daha hızlı inerim diye yürüyen merdiveni bu kalabalıkta kullanmak aptalcaydı. Adımlar...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok