Edebiyat > Öykü
Bu alanda, üretmiş olduğunuz öykü metinlerinizi paylaşabilirsiniz.
Yolda kendi kendine düşünüyordu bütün bunları, bütün olanı ve biteni. Dinlediği piyano parçaları da artık hislendirmemeye başlamıştı onu.
Ne yapsa eski topu...
Gönlüme bir hasretin yangını düştü ansızın. Derin derin daldım düşünce deryasına. Beni böyle düşündüren; bir denizin dalgaları, bir gökyüzünün maviliği ve o ...
İğrenç bir rüyayla uyanmıştım. Saate ve aynaya hiç bakmadan arabanın anahtarını alarak evden çıktım. Rüyamda yaşadıklarımı yaşıyordum. Can dostumu göre...
bizler ki, yeraltının en ücra köşelerinde hayat bulup ana rahminden evrene doğan insanlarız, bundan üşümüyoruz kolay kolay. her gece en derinimize gömdüğümüz...
Mahşeri bir kalabalık… İnsanlar aç kurtlar gibi… Metrobüs gelende bir yığın aç kurtla doluyordu sanki. Kapılar güç bela kapanıyor, en son binme şerefine nai...
Bir şiirin içinde yüzüyordu vapur. “Unutma ki dünya fani” diyordu billur sesiyle kadın. "Veren Allah alır canı.” Bu sözler, vapurun içindeki gürültünün doğur...
Yol çok uzun. Sol tarafta kavak ağaçlarının hafif rüzgarın esintisiyle savruluşları, sağ tarafta uçsuz bucaksız yeşil bir ova. Araçta çıt çıkmıyor herkes kaf...
Gün, mesaisini bitirmiş, vardiyasını akşama devretmişti. İki yakayı bir açıdan ayıran, bir başka açıdan da birleştiren o kadim deniz, mavi elbisesini çıkartm...
Eminönü-Üsküdar vapurunda, parmakları ‘ideal’ uzunlukta ve incelikte, dudakları da yine ince ve de güzel, sarı saçlı bir kadın hemen önümde kitap okuyordu. İ...
Üsküdar-Beşiktaş vapuru Boğaz'ın serin sularında aheste aheste seyrederken, göz alabildiğine uzanan mavilik, vapurun arkasında ufak dalgalar bırakırken; yama...
Yatağımda oturmuş, ikindi saatlerinde, dışarıyı seyrediyordum. İkindi güneşinin yumuşak ışığı penceremden içeri yağıyordu. Yoldan geçen otomobiller, otobüsle...
Bu öyle böyle bir iş değil. Akla fikre sığmıyor. Öyle olsa bile tanımlamak, isim koymak lazım. İsim koyacaksın ki sınırlandıracaksın, sınıflandıracaksın, hiz...
Elleri kömürden kapkara olmuştu, mutfağa gidip bir havlu buldu kendine iyice silindi. Havluyu da bir yere fırlattı çıktı oradan. Yorgun gözleri birini arıyor...
Hatıralarım beni yanıltmıyorsa 19 Eylül 1999 gecesiydi, kapımı tıkırdatan rüzgar sesi sandım ve kahvemi yudumlamaya devam ettim. Bu sefer daha şiddetli tıkır...
Son Bölüm
...
Peki ama başka ne vardı içimde,
beni hiçbiri ya da
binlercesi gibi gösteren bu işkenceden başka?
Luigi Pirandello
.
Aklımdaki sesleri ...
3. Bölüm
...
Bazen, günün içinde onlarca farklı bizle tanışırız. İnsan böyle günlerde parçalanır, aniden kendini kapatmak ister ve çoğunlukla kaçış, uyumay...
Yaşamak istiyorum derken gözlerinin içi parlamaya başlamıştı. Hiçbir şey umurunda değildi. Ruhuyla yaptığı bu konuşmalarla aslında sadece kendisine cesaret v...
Sayısız insan sayısız hikaye ve duygu demektir. Sevinç, acı, öfke, utanç ve hüzün her gün dünyamızda yeni bir insanın hayatın...
Bu sabah işe ilk gelen o olmuştu. Masasına oturmuş etrafı seyretmeye başlamıştı. Aslında çok şey vardı aklında. Son zamanlar onun için zor geçmişti. Anlaşıl...
Bir düşünme nesnesi bellediği denizin ufuk çizgisine gözlerini dikti. Sessizlik, sigarayı kül tablası içinde anlamsız dairesel hareketlerle döndürürken uzakl...
Pazartesi gününün müşteri yoğunluğuna zar zor yetişen bir restoranda Cüneyt ve Kerem adlı iki arkadaş oturmuş yemeklerini bekliyorlardı. Biraz sonra yemekle...
Güzel bir gün yağmura teslim olmuş. Çok yazık diye geçirmiş içinden kadın. Adam; yapılı, 1.76 boylarında ve üstünden eksik olmayan siyah hırkasıyla etrafta d...
Karaca. Onu gördüğüm ilk anda hissettiğim şey, daha önce tarif edemeyeceğimi düşündüğüm bir şeydi. Her şey daha da basitleşmeden önce. Çocukluktan yeni çıkmı...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok