Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
Karanlığın içinden yüzdeki çilleri andıran yıldızlar, rüzgârın hafifçe bacağa üfleyip insanı kendinden geçirdiği akşamlarda birer yakut gibi öyle uzaktan uza...
“Vücudun bir harita olsun ve ben coğrafi keşiflere çıkayım. Ellerim gurbeti senin teninde tatsın.”
“Edep yahu!”
“Gehenna, gehenna! Yanacaksınız. Düşündükle...
Kar yağdıktan iki gün sonra yola çıktık. Kış, kendini hissettirip duruyordu zaten. Artık iyice kapımıza kadar gelmişti. İlk kar düştükten sonra da biz yaylad...
Dikişleri atmış ayakkabımı yine alelacele giymeye çalıştığım bir güne uyanmıştım. Her defasında zihnimi allak bullak eden bağcıkları bağlamak zorundaydım. O...
Sanırım coğrafya dersiydi, çünkü coğrafya hocası sınıftaydı. Zaten onun dışında 8-9 kişi falandık sınıfta. Okulun sonları olduğundan okula pek gelen olmuyord...
Işıkları söndürdüm, ev arkadaşıma "İyi geceler." diye seslendim; o da yanıt verdi. Odama geçtim, yatağıma yattım, yavaş yavaş uykuya daldım.
Sabah uyandığım...
Bazı şeyler kötü olunca doğrudan çekilmez bir hal alabiliyor ve saygıdan dolayı o kötüden kaçamıyorsan olay daha da çirkinleşiyor. Dersini kötü anlatan bir h...
yara, göğsüm etine kavuşmazdan evvele
acım şarkıların kurşunuyla vurulmadığı zamana
dönebilsem
oysa bir ok nasıl davranamazsa hiç atılmamış gibi
hasret d...
Bir antikacı olmak isterdim,
Saf kahve koksaydı bir de dükkanım.
Yaşanmış kitapları da koyardım raflara,
İçinde notlar olanları hani.
Satırların altını ç...
Zılgıt çeken bir köylüyü tasavvur edip zihnimde tasarruf ettim gülümsememden, yarın çok ağlarım diye. Çekincelerimi çekiştire çekiştire çekilmez bir hâle sok...
Yıllar önce Portakal Yokuşu’nda geçen bir çocukluğun bu kadar çabuk geçmesi ve şimdi Portakal Yokuşu’nu bilenlerin her birinin farklı mahallelerde yaşıyor ol...
Bayan R. pazar yerine vardığında saat öğleye doğruydu. Onun saat kaçta geleceği belli olmuyordu çoğu zaman. Ama mutlaka gelirdi. Yavaş adımlarla sebze satan ...
Derin bir nefes alıp oturduğu yerden kalkmıştı. Küçük şehrin küçük insanlarıyız, demişti oturduğu parkta yerleri örten yapraklara bakarak. Kafasının içindeki...
Ben bir modern zaman seyyahıyım diyerek iddialı bir giriş yaparım yahut şantiyeye takım elbiseyle girerim. Şu kısacık hayatıma bakarım. Çoraplar örerim. Ayla...
Karanlık bir gecenin ilk süzme ışığı yeryüzüne düştüğü zaman karanlık yarıldı ve yerini batı cephesindeki kızıllığa bıraktı. Gökyüzü parladı, parladı ve insa...
Kimdi bu Sonya?
Esmerdi Sonya, gözleri yeşile çalan koyu elaydı. Çakmak çakmak bakardı. Küfür ederdi sinirlendiğinde. Sinkaflı küfürler, ana bacı dinlemeden...
Caminin önünde Ahmet Bey’e bakıyorum. Geçen hafta annemi ziyarete geldiğimde yine caminin önündeydi. Mahallenin ihtiyarlarıyla oturmuş, ezanın okunmasını bek...
Ambulansa bindirirlerken “Aman!” dedi Mustafa amca “Pötürüm düşmesin, boynuzlar görülür.” Sağlık memuru “Ne boynuzu amca?” dedi, “O karı,” dedi, “O karı yok ...
Amerika’dan yeni dönmüştüm. Yerlilere ait hatıratları kovalamıştım Amerika’da. Kıtanın keşfi söz konusu olduğunda birçoğunun yüreği gururdan kabarırken; kıta...
Yere yeni inen sofranın farkında değildi Kör Ali. Tahta kaplamalı küçük camından, az ötedeki yer yer sararmış, kurumuş ekinlere, tarlasına ve yağmur duasına ...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok