Edebiyat > Öykü
Bu alanda, üretmiş olduğunuz öykü metinlerinizi paylaşabilirsiniz.
Günlerden Salı, vakitlerden ikindi. Öfke ile topuklarını ezmek pek adeti olmasa da, öfke ile topuklarını ezerek sokağın başından içeri girdi Servet Efendi. D...
mesaim bitmiş, sıcacık yatağımda uyuma hayali kurarken birden feci bir yağmur bastırdı. bu yağmur değil; sanki tanrının soğan tarlasına gübresini saçan çiftç...
“Bak anne, işte orada. Bize doğru geliyor, görmüyor musun? Baksana nasıl da büyüdü. Kapkara bir şey.”
Gözlerim yavaşça açıyorum. Annem, bir eli alnımda, diğ...
Bir trenin daha geçişini sakin gözlerle izledi. Geleceğe iki kişilik yer ayırtmıştı. Kalbi ve zihni suskun, dinginleşmişti. Hem kendi saatini bekliyor hem de...
Ferhat; otuz beş yaşında bir fotoğraf sanatçısı. Liseyi bitirdikten sonra, taşradan İstanbul’a gelmiş, birkaç yıl çalışıp biraz biriktirdikten sonra, Be...
Bu kirli gökte tek tük yıldız kalmıştır. Bununla birlikte nadiren de olsa çat kapı balkonumun göğünde beliren parlak ve kocaman bir dolunay, bir sigaranın ya...
Mekanik canavarın ezip geçen paletleri yok etmeye programlanmış, duygusuz dev bir robot gibi; fidanların, böceklerin, kaplumbağaların olduğu koyu yeşilliğin ...
İstanbul’a döndüm. İçim içime sığmıyordu, telefonuma sarıldım arkadaşlarımı aradım hemen.
Geldim ben
Dediler hoş geldin, kaç gün kalacaksın
Dedim O’na bağ...
Yaşamın ötesinde günler var, tıpkı geldikleri gibi… Bu cümleyle açtı gözlerini. Kahvesini içerken uyuklamış ardından hülyalara dalmıştı. Martı sesleri ile uy...
Radyoda bir türkü çalmaya başladığında ağlardı dedem. Çocuktum. Bilmezdim neydi adı, hangi türküydü.
Hüzne tabii olmayanlar çağında olduğumdan
anlamazdım ...
Yıllardır yaşadığım bu şehir ilk defa gözüme bu kadar yabancı gelmişti. Her sokağında anılarım olan bu şehir bir gün evden çıkıp öylesine yürüdüğümde bu kada...
İlkbaharın bütün güzelliklerini sunduğu; eriyen karların toprağa, toprağınsa tohumlara, otlara, çiçeklere can verdiği ve güneşin bütün cömertliğiyle b...
Tapuya karşılık para. Şerefime karşılık haysiyetsizlik. "Satmadığın bir şerefin kalmıştı ulan ibine! " diyerek kendimle çetin bir mücadeleye girişmiştim. Ani...
-Biz niye böyleyiz Cevdet?
-Nasılız Yılmaz, anlamadım.
-Ben de onu diyorum. Ne olduğumuzu nasıl olduğumuzu anlamıyorum. Sabahtan akşama türlü insan oturuyo...
Uykulu, sıcak ve baygın güneşin altında uzunca yürümüştü. Yakası terden nemlenmiş, ensesindeki tüyler derisine batmıştı. Kaşesini çıkarmayı düşünse de vazgeç...
Renklerin tonu ruhunu yansıtıyordu. Askılardaki kıyafetlere teker teker bakıyor, dikkatini
çekenleri alıp, evire çevire inceliyordu.
Tahminime göre en az y...
Karanlık ve mavi beyaz bir duvar. Masa, sandalye, yatak, gardırop, bir ayna ve yerde bir halı. Yirmi beş yıldır aynı acı, aynı sıkıntı. Tavanda yanan sönük b...
-Gönül gözüyle göremedim gönlümden geçeni. Hayat beni kör edecek yakında.
-Mutlu musun peki?
-Hayır ama alıştım boğazımda yaşanan o yumruya. Artık daha ko...
Anlamlandıramadığım yaşamım gözlerimin önünden geçerken fark ettim kin tutuğum yılların nasıl hızla geçtiğini. Ansızın kurumuş boğazım düğümlendi, yutkunamad...
Kulaklarımda neşeli bir şarkı. Nereden buldum bunu hatırlamıyorum ama adımlarım ritme göre. Parmaklarım gitar çalıyormuş gibi hareketli oysa ki hiç gitar çal...
Mutfakta bir başına herkes uyurken öylece oturuyordu. Saat sabahın altısı gün yeni yeni uyanıyor o kafasındaki hayal kırıklıklarıyla ne yapacağını düşünüyord...
Demli çayından bir yudum aldı ve ilk yudumda, çayın demli aroması tüm duyularını ele geçirdi. Gözlerini kapattı, insan sesleri, martı sesleri ve vapur düdükl...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok