Edebiyat > Öykü
Bu alanda, üretmiş olduğunuz öykü metinlerinizi paylaşabilirsiniz.
Kralın elinde kan var, tahtının her bir yanına bulaşmış, sıcak, taze bir günah... Nerede hata yaptım dercesine yorgun bakışlarla etrafına bakıyor. Kocaman ta...
Ölümle yıkanmış bir evrenin orta yerinde kahkaha çiçekleri topluyorum. Sonra bir baktım. Topladıklarım gözyaşı ateşinin odunuymuş. O yüzdendir ki! Ben bu dün...
Günün en sevdiği vaktiydi. İşten çıkmış, elleri cebinde, küçük adımlarla eve doğru yürüyordu. Hava kasvetli, bulutların hüzünlü günüydü. Soğuk hava yüzüne yü...
Ah şu hafiften esen serin rüzgar en sıcak havanın seni bunalttığı zamanlarda. Sen ne kadar rahatlatıcısın böyle. Tanrı'nın varlığına delil sorsalar, bu rüzga...
Uzun yolları aştın. Yağmurda nefes aldın sen, boğazından çıkan dumanlar ormanı sardı. Kimse nereye gittiğini bilmiyordu. Kılıcındaki kanı silmek, hatıralarla...
Saatler durmuş, atmıyor, o eskilerden gelen zamanın çanları çalmıyor bir yerde; eksik olan ne bilinmiyor, aziz yollara düştü belki, elinde bir değnek, dağlar...
Komik bir yaşamdı bendeki. Aşkın kucağında yaşlanmış kırışıklık gibi trajediden çok komedyanın dünyasına yelken açmış dinozor gibi hissediyordum kendimi.
E...
Korsk ayaklarının üzerinde daha fazla duramadı. Dizlerinin sert zemine çarptığında çıkarttığı ses tüm boş koridorda yankılandı. Öylesine korkmuş öylesine kar...
Tabağındaki yemekle savaşırmışçasına yiyordu yine. Öfkesi yemeğe değildi ama çatalına batıramadığı bezelyelere, ağzını yakan patateslere de kızmıyor değildi....
Kısacık duraklar arasında hop oturup hop kalkarak neredeyse hiç kesilmeyen anonslarla ilerleyen elektrikli tramvay, bu şehre karşı üstünlüğünü sergileyen nar...
Sahi, şairlerin penceresi hep denize mi bakar? Yazarlarımız hep Beyoğlu’nda mı oturur? Şehrin ücra bir köşesinde sıvası dökülen bu eskimiş evde, pencereden k...
Ayakkabılarını çıkarıp tekrar boy aynasında kendine baktı. Başka bir çift denedi, bu seferki içine sinmişti. Çocuklar kahvaltı ederken bir şeyler atıştırmışt...
Kendimi bildim bilelim benim gibi binlerce kum tanesiyle yaşadım. Akdeniz'in kokusunu doyasıya çektim içime, doyasıya seyrettim sonsuz denizi. Hepimiz birbir...
Tüm tenhalığımla yüreğim ağzımda yürüyorum. Köşede yıkık sayılabilecek bir ev var. Kireçli duvarları ayrık otunun vahşiliğine çoktan teslim. Çok tanıdık bir ...
Kendimi yatağa diktim.
Çırılçıplak bedenim, tanrının kucağında uzanır vaziyete çarşafa dikiliydi. Çarşaf kanlıydı. Bedenimde irin dolu günahlarım akmayı k...
“Çok sevimlisin ama son derece deli gibisin.”
Son feci bisiklet
Mutlu olun!
Olalım!
Mutlu musunuz?
Mutluyuz.
Karga mı kuz...
Yağmur hafif hafif çiseliyor, yağıp yağmama ikirciğinde, ıslatmasa da ürpertiyordu. Rüzgârın savurduğu düzensiz, seyrek, minik damlalar; birer intihar bombac...
Gönlüm ataşlara yandı gidiyor,
Ömrüm boş hayale kandı gidiyor
Kepenkleri bir nefes kaldırdım. Her geçen gün ağırlaşıyor bu meret. Eski kuvvetim kalmadı. B...
“Seni hergele,” diyordu bir ses. Ses gittikçe bulanık olmaktan çıkıp bir kimlik kazanıp suratıma tokat gibi inmişti. “Bunu bana nasıl yaparsın!”
Ne yaptığı...
En sevdiği his, çimler ile temas edişinde ayaklarının altında oluşan minik gıdıklanmalardı. Sivri görüntülerine rağmen nasıl olurda yatağımdan daha yumuşak o...
İnsanı geçmişe sürükleyen bazı sorular vardır ki geçmiş o an gibi yeniden yaşanır ve gözlerinizin önünde soluklanır.
Uzaktan gelen bir erkek sesi netlikle ...
Yaz bitiyor.
Bitmeli artık, fazla uzadı, sündü, sündükçe lime lime oldu, olmadı mı?
Sünek bir lastik misali... Lastik sününce kokar, yazın da zaten sünek b...
Köpekler, onlar, sessizleşmeden uludular. Ezan okunmuş yağmur çıldırmış olmalı. Her yerden kaçtılar.
Siyah beyazlı benekli karabaş, sigaraya başlamıştı. Ro...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok