Edebiyat > Öykü
Bu alanda, üretmiş olduğunuz öykü metinlerinizi paylaşabilirsiniz.
Demli çayından bir yudum aldı ve ilk yudumda, çayın demli aroması tüm duyularını ele geçirdi. Gözlerini kapattı, insan sesleri, martı sesleri ve vapur düdükl...
Güneşin size gülümsediği ama sizi sıcaklığıyla kucaklamadığı bir günde Eminönü’nde yürüyordum. Bir amaç dahilinde değil ama. Sadece yürüyordum öylesine. Nice...
O gün geldi. Bugün bütün korkularımı yendim ve onlarla yüzleştim. Artık emeklemeyi bırakıp yürümeye başlamam lazım. Hatta belki koşmaya, ardıma bile bakmadan...
Garbi esen yel uzaktan çok uzaklardan gelen fırtınayı haber veriyordu. Bir süre öncesine kadar durgun,sessiz ve dingin olan deniz bu anlarda hiddetini artırm...
Sam yeni taşınmıştı, tek başınaydı... Yaşanmışlıklarını, dostlarını ardında bırakıp gelmişti Halen'e. Her insan o yaştan sonra yeni ufuklara yelken açamaz, d...
Tekila, viski, votka ve rakı şişeleri tahta raflarda muntazaman dizili, sarı ışığın altında insana huzur veren bir güzellikle parıldıyordu. Bar taburesinden,...
Bugün Üsküdar’da indim. Daha çok yolum vardı Beylikdüzü’ne. Gözümde karartı, ellerim uyuşuk,telaşlı adımların habercisi,son tren değildi bu, yolun daha başın...
En karanlık kuyular içine düşmeye mahkûm olduklarımızdır. Ve her an güneşe bakarak kuyunun dibinde olduğun gerçeğini çaresizce solumaktır.
Doktor Erol Bey ...
Dağa çıkmıştım, bir amacım yoktu. Yol azığı diye Hacı Taşan çalıyordu telefonumda. Ama Hacı dayımın söylediği hiçbir şeyi anlamıyordum. Sanki türkü söylemiyo...
Soğuk sedyede, maviye çalan solgun bedenimle yatıyorum. Başımda iki doktor ciddiyetle işlerini yapıyorlar. "Ayaklardan başlayalım." diyor birisi, "En sıkıntı...
Yıllar sonra yalnızlıkla döllenmiş bir odanın en bereketli yerine suretini hatırlattı. Yeleğinin cebinden gelen düzensiz ce...
İmkansızlıkların imkanını kovalayan, her boşluğunda kendisine fırsat yaratmaya uğraşan ve kaderinin kör talihine küsmemiş bir taşralı. İç Anadolu'nun ücra, i...
Kirli plastik topun dudaklarımda bıraktığı toprağı elimin tersiyle sildim. Patlak top da diğer elimde duruyordu. Topun sahibi Batuhan ve yardımcısı Ahmet ban...
Yirmi beş yaşındaydım elimdeki tepsiye dağınık masadaki boş bardakları koyarken, fark ediyorum, yıllardır yaşamıyormuşum. Saat on ikiyi bulmak üzere ve yağmu...
Oturursun sabahın bilmem kaçında, bir masanın başına. Yüzünde yerlere dökülmeye can atan binlerce parça. İç sesinle dalarsın derin derin bir sohbete. Hayat m...
08.30 suları. Çiftlere ayrılmış günün ardılı. Yorgun, bitkin ve tesis politikası doğrultusunda uykusuz. Oda temizlikçisinin mitolojik çığlıklı tiz sesi odayı...
konur sokaktaki telvin bar’ın masasında bugün sen konuşuldun. öyle özlemiş öyle özlemişim ki seni, yüreğim darmadağın oldu. masada senin konunun açılmasının ...
Annemi okutmamış anneannem, evine köle yapmak için. Hem kız kısmı okur muymuş? Sonra anneannemin azabından kaçayım derken piç babama takılmış. Mutluymuş ama ...
Doğanın, dağları turuncunun çeşit çeşit tonlarıyla boyayıp adeta bir görsel şölen sunduğu, yağmurlu gün sayısının güneşli gün sayısına üstün geldiği, yaprakl...
cebeci'de uyandım bugün ismini bile hatırlamadığım bir erkekle beraber. günadınlaşıp, öpüyoruz birbirimiz ama hala hatırlamıyorum ismini. sonra kahvaltı hazı...
Cevdet abiyi ilk defa, Zülküf abiyle birlikte turlarken görmüştüm. Küçük şehrin olmazsa olmazlarından biri de akşam serinliğinde yapılan yürüyüşlerdir. Bir y...
Güneşin doğuşuyla açtığım ofisim uzun bir binanın yedincikatındaydı. Her sabah olduğu gibi o sabah da iki dereotlu poğaçamla açtım kapıyı. Masamın manzarası,...
Annemin, üzerine eski kanaviçeleri yerleştirdiği beyaz perdeyi hafifçe aralıyorum. Perdenin arkasındayım ve burası korunaklı sayılır. Beni kimse ne görebiliy...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok